Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Yakup

Muhammed Yakup
@Mye0441
'Herkes kendi işine baksın' değil 'Herkes kendi içine baksın' böyle daha güzel. C.Zarifoğlu
Muhammed Yakup
@Mye0441·Bir kitabı okumaya başladı
Siyamend u Xece
Siyamend u XeceMuhammed Said Ramazan el-Buti
9/10 · 285 okunma
Reklam
178 syf.
·
Puan vermedi
·
1284 günde okudu
La İlahe İllallah Ne Demek Biliyor musun?
La İlahe İllallah Ne Demek Biliyor musun?Faruk Furkan
9.1/10 · 419 okunma
Muhammed Yakup
@Mye0441·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Evlilik Ahlakı
Evlilik AhlakıMuhammed Emin Yıldırım
9.2/10 · 4.285 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ölüm Dikkati
Ölüm dikkati, ölümü define, hazine gibi yakalamak. Bir ağaçtaki tazelik, dirilik gibidir uygarlık için ölüm dikkati. O, uygarlığın sağlığının güvencesidir; ölümle uygarlık arasına her zaman için belirli bir mesafe kor. Uygarlık böylece ölüme bulaşmaktan korunmuş olur, onu unutma sığlığına da saplanmadan. Çünkü: bu dikkatin varlığı sebebiyle ölüm her zaman uygarlığın karşısında bir ayna gibi duracaktır. Uygarlık her zaman kendini ölümün aynasında seyrederek benlik bilincini yitirmemenin sırrıyla yoğrulma şansına erer. Gerçek otokritik, yaşatıcı otokritik ruhu bu şekilde doğar. Bu dikkattir ki, ölümsüzlükle ruh arasına yerleşen eşya düzenini şeffaflaştır. Onun bir perde olmasına engel olur. Eşya düzeni, sonsuzluğu ortadan kaldırarak yerine geçmek istediği her sefer bu dikkatin ağına çarpmalı ve radara çarpan yabancı bir ışık gibi kendi yerine yansımalı. Batı uygarlığının yaptığı gibi, inceltilmiş, soyutlanmış eşyayı sonsuzluk yerine, sonsuzluğu da Tanrı yerine koymak mümkün değildir. Bunu yapmak, uygarlığı çarpıtmak demektir. Bunu yapmak, çarpılmak demektir. İşte, Batının, dolayısıyla bütün dünyanın çağımızda içine düştüğü uygarlık bunalımının temelinde bir açıdan da bu gerçek yatmaktadır.
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy
8.3/10 · 191,6bin okunma
Reklam
İnsana ne kadar toprak yeter ?
- Daha önce yanınıza tüccar geldiğini duymuştum. Ona da toprak hediye etmiş, tapu da vermişsiniz. Bana da aynısını yaparsınız herhâlde. Reis, Pahom'un derdini anlamıştı. Hepsini hallederiz, -dedi.- Burada bir kâtibimiz de var, şehre gider, bütün belgeleri mühürletiriz. - Ne kadar peki? -diye sordu Pahom. -Fiyatlar hep aynı bizde: Bir gün için
Küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliğine asla giremezsiniz
İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar?
... Kadın adamdan daha korkunçtu, ağzından ölüm havası esiyordu ve bu koku nefesimi kesiyordu. Beni kovmak, soğuğa atmak istiyordu; bense kovulursam öleceğimi biliyordum. Sonra kocası ona Tanrı'yı hatırlattı ve kadın da birden değişiverdi. Yemek verirken bana baktı, ben de ona; artık ölüm yoktu kadında, capcanlı görünüyordu ve ben de onda Tanrı'yı
Tanrı da bana şöyle dedi: "Git kadının ruhunu al, sonra da şu üç kelamımı öğren: İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? Bunları öğrenince yine göğe döneceksin." Böylece ben de yeryüzüne indim.
Reklam
Dünyanın, tabiatın ve insanın üzerine madenî veya plastik bir kapak örtülüyor, kaderin aşırı tabiatçılığa bir cevabı olarak. Ve insan, tabiatla birlikte boğazına geçirilen bu kapak yüzünden boğuluyor âdeta. İnsan ruhu, aşırılığını, peygamber izinden ayrılmayı pahalı ödüyor. Cezasını âdeta kendi eliyle verir gibi. İntihar eder gibi.
Vahiy dünyasına yeniden açılma, insanlığı hakikat savaşında güçlendirilmiş olacaktır.
İnsana yeni bir hayat anlamı getirme ödevi ile karşı karşıya kalmıştır Batı. Yani , hal diliyle insanlık Batıya bunu söylemektedir ve : "Dünyaya hâkim olmak istedin . Pekâlâ , işte oldun . O halde , kader senden , hepimizin asgari mutluluğu veya hiç olmazsa hayatın yaşanmaya değer olduğunu kabul edebilmemiz için yeni bir inanç , varoluş , yorum ve anlamı istemektedir . Bu sorumluluğa hevesli olan sendin . Bunu sen kendin yüklendin . Şimdi cevap ver bakalım " demektedir. Batıyı kara kara düşündüren , kimi zaman en aptalca çılgınlıklara sürükleyen bu sorudur , kaderin bu çetin sorusudur . İnsanlığın ihtiyacına cevap verebilecek bir metafizikten yoksun oluşunu kendisine itiraf bile ettirmek istemeyen ruh yoksulluğudur . Batıyı bunaltan , bunalımdan bunalıma sürükleyen bu ışıksızlıktır , bu cevapsızlıktır. İslâma teslim olmamanın , üstelik onunla gizli , açık yüzyıllarca savaşmanın kader , zaman tarih tarafından alınan öcüdür bu .
Uzayda böyle bir medeniyet bulunsa bile bunun bizim medeniyetimiz demek olmadığı açıktır. Uzay bize yeni bir medeniyet ilham edecek mi dir ? İkinci soru da bu . Bize kalırsa bu noktada da fazla iyimser olmamalı. Yeryüzündeki keşiflerin doğurduğu iyimserliklerin kısa zamanda düş kırıklığına dönüştüğü gibi , uzay konusunda da fazla coşkunluklar , sevinç gözyaşlarından çok , üzüntü ve umutsuzluk ağlayışlarını doğuracaktır.
Muhammed Yakup
@Mye0441·Bir kitabı okumaya başladı
İnsanlığın Dirilişi
İnsanlığın DirilişiSezai Karakoç
9/10 · 6,7bin okunma
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.