Sizdeki gençlik kat'iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız,
o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada hem kabirde hem âhirette
kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek.
Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak
iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik manen bâki kalacak
ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak.
Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi bütün mevcudatın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır.
İnsan bir kitaptır.
Manası olan karakteri, yaşama amacı, görüntüsünden daha önemlidir.
Tıpkı kitabın içinde yazanların yani manasının, kapağından daha önemli olduğu gibi 😉
Felsefe ve hikmet-i insaniye dünyaya sâbit bakar, mevcûdâtın mâhiyetlerinden, hâsiyetlerinden tafsîlen bahseder. Sâni'ine karşı vazifelerinden bahsetse de icmâlen bahseder. Âdeta kâinât kitabının yalnız nakış ve hurûflarından bahseder, mânâsına ehemmiyet vermez. Kur'ân ise, dünyaya geçici, seyyâl, aldatıcı, seyyâr, kararsız, inkılâbcı olarak bakar. Mevcûdâtın mâhiyetlerinden, sûrî ve maddî hâsiyetlerinden icmâlen bahseder. Fakat, Sâni' tarafından tavzif edilen vezâif-i ubûdiyetkârânelerinden ve Sâni'in isimlerine ne vecihle ve nasıl delâlet ettiklerini ve evâmir-i tekvîniye-i İlâhiye'ye karşı inkıyadlarını tafsîlen zikreder.
Risale-i Nur
beyânât-ı Kur'âniye, beşerin ilm-i cüz'îsine, bâhusus bir ümmînin ilmine müstenid olamaz. Belki, bir ilm-i muhîte istinâd ediyor ve cemî' eşyayı birden görebilir, ezel ve ebed ortasında bütün hakàikı bir ânda müşâhede eder bir Zât'ın kelâmıdır. Âmennâ...