Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aziz Can Fener

Aziz Can Fener
@Nartsav
İNTİHAR MEKTUBU *
6 Haziran 2019 Kıymetli ailem, dostum ve diğerleri Hayatıma birçok kez dokunmuş olmanızın haklı sevincini yaşıyorum. Uzunca yollar katettim, yorgunum ve üşüyorum. Gövdemin ağırlığı yüzyıllardır sürüyor ve ben bu kainata sığamıyorum. Ellerim uzuyor ve kırılıyor, avuçlarıma değen toprak kokusunu arzuluyor olmaktan kendimi alamıyorum. Karıncaların sesini duyuyor ve onları anlamakla mükellefim, yan apartmanın tadilatı da bitmek bilmiyor. İnsanların ruhunu karalıyorum ve elimde bir tek renk yok onlara dair. Cebimde de üç-beş metelik var… Körfeze diktiğim incir ağacına uçurtmalar takılmış. Biraz açım ve aynaların bana eşlik etmesini seviyorum. Annemden kalan tencerede bir parça yemek var, kediler de birbirine girmiş ben yokken. Ben suya hasret ancak komşu bahçeyi suluyor. Mektubum ulaşana kadar incir ağacının gölgesinde duracağım, beni ararsanız uçurtmalara bakın. Küçüklerimin gözlerinden öpüyorum. Mevsimler sizden öcünü almadan kalın sağlıcakla. en dipler * 1
Reklam
Mindgame
Mindgame
Türkçe’ye Ermişler ya da Günahkârlar olarak çevirilmiştir. Şuanda da üzerinde çalışıp seyirciyle buluşturacağımız tiyatro oyunudur.
youtu.be/GpPef57gjHY Toplumsal Günceler adı altında yaptığım deneysel mini-belgesel tadındaki videom YouTube’da 😊 izlemenizi ve değerli yorumlarınızı bekliyorum... şimdiden teşekkürler 🙏

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İncir ağaçları uçurumlara meylediyor, ağzında bir ölüm türküsü tutturmuş gidiyor insan.
deneme.
Şakaklarımda namlu ve sıksan bilincim un ufak olacak her bir anı dağılacak etrafa ve toprakta yeşerecek yeni umutlar. Bir arı konacak taze çiçeklere alıp uzaklara götürecek seni benden, Bir nehire düşerim elbet leyleğin gagasından umutsuzca sen düştüğün yerde toprağa meyletme suya karış bir nehirde...
Reklam
Aynı anda binbir troyka koşsun okyanuslara, Ellerinde meşaleler korkak şövalyelerin. Varsın gökyüzünden siyah alevler yağsın dudaklarıma Ben saçlarını müzik notalarıyla tararken günahlarımı eski bir sandığa doldurup ateşe vereyim.
deneme.
Gök yarılsa da içine düşse ruhum, bir elma daha koparılsa bir yerlerde bir gemi yapsam da Nemrut’tan kanatlanıverse... bir güneşi batırsam doğuda bir güneşi doğursam batıda
kimin mahalle
Eski bir mahalle bu, bir sokağında salıncak kurdum kayıp çocuklarım için kimi zaman bir sokak doldu ciğerlerime, kimi zaman zehirli papatyalar sardı mahalleyi kimisi zamana karşı iki zar attı zaman kiminin elinde kaldı, kiminin mahallesi yandı elinde ayna kim zamanı geride bıraktı ?
Kendimi atlatmanın bir yolunu bulmalıyım.
anneye not. 24.08.2020
Yüzlerce gün döndü babamdan kalan eski saat her bir yıldıza bir ölüm düştü her mevsim plastik sandalye ve öksüz kalmış bir lavanta ve gece yine içime doldu ellerim gökyüzü, ayaklarım toprak zamana yenik düştü de yüzlerce gün durdu eski saat her bir yıldıza bir gökyüzü düştü her mevsim bir tutam saç teline dolayıp da boynumu Sonsuz kere sonsuz yıldızdan bir tanesine astım kendimi.
Reklam
deneme.
Saatlerin hepsini geri aldım, işe yaramaz bir bütünün parçası olmaktan çıktılar artık hepsi daha elverişsiz yelkovanın başlığı nükleer bir faktör şimdi. boyunlarını kırdığım kalemler öksüz hürriyeti kancaya takılmış bir balığın temennisi küçük bir fanus köşe başı boğazlanan birinin çığlığı değil de, gece karıncaların gürültüsünden
deneme.
Bir at nehire bırakıverdi kendini, kırlangıçlar kahkahalarını yarıda kesti kızıla çalarken gökyüzü, tavşan sırtını döndü çoktan dağa, dağ güneşe küstü ağustos böcekleri sus pus bir arı bir daha yaşam taşımadı başka bir çiçekten iki kaldırım arası açmış papatya kopardı yapraklarını su ateşi bir daha söndürmemeye and içti ateş de ruhunu şeytana sattı bir çocuk öldü uzakta, bir uçurtma astı kendini gökyüzünde kendi ipine...
181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.