Erich Fromm'un "Sevme Sanatı" kitabı, gerçek sevginin özünü derinlemesine irdeleyen bir başyapıttır. Fromm, sevgiyi sadece duygusal bir bağ olarak değil, aynı zamanda bir yetkinlik ve bir sanat olarak tanımlar. Ona göre, gerçek sevgi, kendini ve diğerlerini anlama, kabul etme, saygı duyma ve özgürleştirme yeteneğine dayanır. Bu anlamda, sevgi birçok insanın yanlış bir şekilde romantik bir duygusal ilişkiyle sınırlı gördüğü bir kavramı aşar.
Fromm, sevginin bir durum değil, bir eylem olduğunu vurgular. Gerçek sevgi, insanların kendilerini ve diğerlerini tam olarak anlamalarını, karşılıklı bağımsızlık ve bütünlüğü teşvik etmelerini gerektirir. Böylece, sevgi, bireylerin büyümesine ve olgunlaşmasına katkıda bulunur. Fromm'un perspektifinden, sevgi bağımlılık veya manipülasyon değil, özgürlük ve bireysellikle uyum içinde olmalıdır.
Kitap, sevginin çeşitli yönlerini analiz ederken, insan doğasının karmaşıklığını ve toplumsal etkileri göz önünde bulundurur. Fromm'un vurguladığı gibi, gerçek sevgi, bireyin içsel bir dönüşümüyle başlar ve daha sonra dış dünyayı da değiştirir. Bu nedenle, kitap, sevginin özünde yatan derin anlayışıyla, insan ilişkilerinde ve toplumsal yapıda önemli bir rol oynar.