Nazım Attila Korkut

Nazım Attila Korkut
@Nazimattila
Böylece zihnimizdeki kurmaca öznel bir hakikate yükselirken, çevremizdeki dünyanın gerçekliği ve hakikati bir kurmacaya iniyor. Öznellik, nesnelliğe üstünlük sağlıyor. Nesnel hakikat, yerini öznel hakikate bırakıyor. Her biri başka başka zihinlerin içine sıkışmış, aktarılamayan, içe kapalı hakikatler bolluğunda, hiçbir öznelliğin bir diğerine üstünlük sağlayamadığı toplumun ortak rasyonalitesini sakatlayan bir saçılmanın ilanı veriliyor. 2600 yıl önce söylenen Protagoras sözü yeniden temel ilke haline geliyor: "İnsan her şeyin ölçüsüdür"
Sayfa 40
Reklam
Postmodernist bu tutum, sanat, edebiyat, mimarí gibi düş gücüne dayalı alanlarda büyük sıçramalar sağlamıştır. Ancak sosyoloji, ekonomi, antropoloji, psikoloji gibi pek çok sosyal bilimin çakıştığı ve doğrudan günlük uygulamalardan da beslenen siyasette durum farklı olmuştur. Postmodernist hareket siyaset bağlamında hakikatin halen bir öncelik olduğuna ilişkin belirsiz dahi olsa bir uzlaşıyı koruyabilseydi yine de sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkündü. Ancak bu uzlaşı yıkılmıştır. Bilimsel, hukuksal, siyasi ve ticari uygulamalarda hakikatin bağlayıcı bir güç olarak yükselişi insanlık tarihinde kademeli ve zor kazanilan bir zaferdi. Bugün postmodernist felsefenin açtığı yolda bu rasyonel hakikat birikimi saçılıyor, getireceği riskler görülmeden elden çıkarılıyor.
Sayfa 40
Brotherton'un ifade ettiği üzere: "Önce inançlarımız gelir; ardından onlarla uyumlu rasyonelleştirmeyi uydururuz"
Sayfa 32

Reader Follow Recommendations

See All
Gerçek hala dışarıdadır fakat zihinlerdeki yansıması olarak hakikat, duygusal kurmacalarla yer değiştirmiştir.
Sayfa 31
Reklam
Uzay ve zamanın sınırı olmayan kapalı bir yüzey oluşturabileceği fikri aynı zamanda Tanrı'nın evrenin gidişatındaki rolü üzerine de sağlam sonuçlar ortaya koyar. Bilimsel kuramların olayları betimlemedeki başarısıyla birlikte, pek çok insan Tanrı'nın evrenin bir dizi yasaya göre evrilmesine izin verdiğine ve evrene bu yasaları ihlal edecek şekilde müdahale etmediğine inanmaya başladı. Ancak söz konusu yasalar evrenin başlangıçta nasıl görünmesi gerektiğini bize söylemez; saati kurmak ve nasıl başlatacağına karar vermek yine Tanrı'ya kalmış bir iştir. Evren bir başlangıca sahip olduğu müddetçe bir yaratıcıya sahip olduğunu varsayabiliriz. Gelgelelim evren gerçekten de herhangi bir sınıra ya da uca sahip olmayacak şekilde bütünüyle kendine yeter durumdaysa bu durumda ne bir başlangıcı ne de bir sonu olacaktır: eşdeyişle hep var olacaktır. Peki bu durumda bir yaratıcının yeri neresidir?
Sayfa 185
210 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.