Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Nuri Bülent Aytemiz
Nuri Bülent Aytemiz
@Nba23
Oradergi - Editör - Mizanpaj - Yazan Adam
Akbank - Kredi Uzmanı
K.T.Ü - İktisat - B.Ü - Sosyoloji - İ.Ü - Egzersiz ve Spor Bilimleri
Çim Adam - 
Bu Sabah, Dün, Bu Akşam - 
Lena - 
Nuri Bülent Aytemiz
Uykusuz & Anders Bortne
+
En son ne zaman 8 saat veya üzeri bir uyku yaşadım? Hatırlamıyorum. Evet uyuyorum, çoğunlukla 3 saat. Eh bazı günler 4-5 oluyor. Bu kitabın uykusuzluğuma çözüm olmayacağını biliyordum elbette. Ancak benim gibi aynı sorunu yaşayan Anders Bortne ile uykusuzluk adına sohbet etmiş olduk. 17 yıl boyunca uykusuzluk çeken kıymetli dostum(artık sorundaş olduğumuza göre dost da sayılırız) Anders, uykusuzlukla savaşını, tecrübelerini, araştırmalarını ve tavsiyelerini benimle bu kitap aracılığıyla neşeli ve içten bir yazım üslubu ile paylaştı. Sağolsun, eksik olmasın. Fakat ben bu gece nasıl uyurum halen çözüm bulmuş değilim
Nasıl Seri Katil Oldular? & Jack Rosewood
+
Katillerin henüz katil olmadan önceki yaşamlarını ve onları cinayetlere iten nedenleri, öldürme arzularını okumak heyecan verici. Genelde çocukluk travmaları ortak noktaları. Fakat 150 seri katili okumak fazla gibi. Hani ilk 50 olsa şahane olurdu. Bir yerde, tamam ama yeter, diyor bünyeniz. Yine de farklı bir okuma deneyimi oldu.
Basketbolun şimdiye kadar okuduğum en eğlenceli, en enteresan ve en zihin açıcı kitabı. Üstelik Reggie Miller önsözüyle harika bir giriş yapıyorsunuz
Reader Follow Recommendations
Sosyal uyum, güven, eşitlik, adalet ve birçok daha farklı olgu içerisinde bütüncül yaşam anlayışını ele alan harika bir araştırma kitabı. Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde; toplumumuzda sosyal uyum ele alınıyor. Mevcut durum sorunların tespitine yönelik kapsamlı ve şeffaf bir araştırma ile (anket) ele alınıyor. Sosyal ilişkşler, sosyal ağlar, insanlara güven gibi kavramlarla ele alınıyor. Aidiyet düzeyi ve kurumlara, adalete güven ile toplumsal bağlantılılık değerlendirilmekte. Dayanışma, yardımlaşma ve sivil katılım neticesinde ortak fayda anlayışı ortaya koyuluyor. Sonuç, bana göre pek içi açıcı değil, belki de kötüleşmekte.
+
İkinci bölümde toplumsal birlikteliğin inşası ve sürdürülebilmesi için güvenin etkisi değerlendiriliyor. Son bölümde ise sosyal kurallara uyum düzeyimiz araştırma yöntemimiz sayesinde elde edilen bulgularla gözler önüne seriliyor. Sonuç ne dersiniz? Okuyun derim.
Tütüncü Çırağı & Robert Seethaller
+
Franz, 1937 yılında yaşamın zorunlu kıldığı gerçekler nedeniyle annesinden ayrılarak Viyana'ya, annesinin dostu, tütün ürünleri satan, yaşlı Otto'nun yanına taşınır. Franz birçok konuda tecrübesizdir. Önce tütüncüye gelen müşterilerle ve yaşamın gerçekleriyle yüzleşir. Bu müşterilerden biri de ünlü Freud'tur. Ancak kitaptaki Freud'un gerçeklikten uzak ifadeleri kurguya biraz basitleştirilmiş. Fakat kitap genel olarak akıcı ve rahat okunuyor. Franz'ın aşık olması, savaşın ve beraberinde getirdiği zorlukların ortaya çıkması onu giderek olgunlaştırır. Bir dönem kitabı olarak beğendim. Sinematik kurgusu da okumayı daha etkin kılıyor.
Güneş Çarpması & İvan Bunin
+
Yazara ait on kısa öykü var kitapta. Öyküleri hayli güzel, akıcı ve insancıl buldum. Genel olarak aşk, ihtiras, özlem ve acı temaları işleniyor öykülerde. Çehov vari bir üslupla yazılmış hemen hemen tüm öyküleri beğendiğimi söyleyebilirim.
Böyle Küçük Şeyler & Claire Keegan
+
Kitap her ne kadar kurgu olduğu ve kişiler veya kişilerle, kurumlarla ilgisi olmadığı söylense de 18. Yüzyılda Katalok İrlanda'da faaliyet gösteren Magdalene çamaşırhaneleri olayını aktarmakta. Yıllarca faaliyet gösteren bu sözde çamaşırhanelerde, "düşmüş kadınlar" sıfatıyla evlilik dışı hamile kalıp çocuk doğuran genç kadınların ıslah edildiği söyleniyor.
+
Kitabın konusu ayrıca 2002 yapımı Günahkar Rahibeler (Magdalene Sisters) filmiyle de vizyonda yer alıyor. Ana karakter Furlong evli ve beş kız çocuk babasıdır. Odun tüccarı olan Furlong bir gün manastıra sipariş götürür ve kömürlüğe hapsedilen bir kız çocuğu görür. Furlong'un temel karakteri basit, küçük şeyleri önemsemesi, ince düşünceli oluşudur. Fakat yapmakla yapmamak arasında kalınan erdemli kararlar kişiliği zorlar
Kaygı Üzerine & Renata Salecl
+
Kimilerine göre yaşadığımız dönem kaygı çağı olarak adlandırılıyor. Kaygılı olmayan insana rastlamak özellikle de ülkemizde mümkün mü? Peki kaygı ne? Bir duygu mu yoksa insani bir durum mu? Kaygılarımızdan nasıl uzaklaşılır? Bu metin kaygıyı bireysel olgu dahilinde incelemekten daha öte, kaygıyı ortaya çıkaran
Memeler ve Yumurtalar & Mieko Kawakami
+
Sanırım bu yıl okuduğum en etkileyici metin oldu; Memeler ve Yumurtalar. Akıcı kurgusu ve etkileyici olduğu kadar yalın anlatımı ile karakterlerle hemen bütünleşiyorsunuz. Kitabın ilk bölüm anlatısı iki kız kardeş ve bu kardeşlerden büyüğünü Makiko'nun kızının uzun zaman sonra yeniden kavuşmaları ile başlıyor. Kadınların bedensel ve benlik açısından boğuştukları sorunlara dahil oluyoruz. Abla Makiko'nun meme büyütme operasyonu bize güzellik standartlarına uymanın, güzelliği sermayenin yazgısının, toplumda değer görmenin yargıları altında kalan kadınları, ergenliğe giren Midoriko'nun annesi ve teyzesiyle konuşmayıp kağıtlara yazarak anlaşması ileride seçimlerle yaşamanın kaçınılmaz oluşunu, günlük tutarak da ifade ettiği iç dünyasının kapılarına kilit vuran gençleri, Natsuko'nun maddi yokluk ama hayallerin bolluğuyla yaşamına devam etmesi, yazar olmayı hedeflemek, anne olma iç güdüsü ile çocuğunu kucağına almak belki de yalnızlığa kafa tutmaktır. Üstelik tek başına! Peki anne olmak bu demek midir? İkinci kısım bu karakterlerle 8 yıl sonrasına yeni bir yolculuğa çıkış. Üç kadının muhteşem öyküsü, erkek bakış açısına, değer yargılarına yaşamın mutlulukları ile mücadele etme anlatısıdır; Memeler ve Yumurtalar. Sanırım kitap için en uygun isim de budur.
Sters-siz & Aylin Mıhçı
+
"İnsanoğlu; dünyayı değiştirmeye meraklıdır ancak kendini değiştirmeyi pek düşünmez." diyor kitabımızın sayfası 69'u gösterdiğinde. Metnimiz stresin tanımı, çeşitleri, belirtileri gibi genel kavramlarla başlıyor. İnanç, aile ve duygu etkileşimleri ile değerlendirme verilen örneklerle destekleniyor. Fakat sanırım kitabın çözüm üreten ve beni fazlasıyla meraklandıp metne daha çok dahil eden kısımları, stesle baş etmede kullanılan tekniklerin, egzersizlerin ve çeşitli yaklaşımlarla stres yönetimi tekniklerinin aktarıldığı bölümleri oldu. Çağımızın en önemli sorunlarından biri ve yazarın da ifade ettiği gibi (ceza infaz kurumunda yapılan araştırma neticesinde) stresin yönetimi sanıldığı kadar kolay değil. Bunun için kabullenme, kararlı olma ve tekniklerin içselleştirilmesi hayli kıymetli. Nasıl başlamıştım? Kendini değiştirmeyi başarmalı insan!
Kısa Japonya Tarihi & Mikiso Hane
+
Benim için uzunca bir okuma deneyimi oldu. Kitaptaki bölümleri okurken ayrıca internet üzerinden de kronolojik sıralama ile araştırmalar yaptı. Ayrıca bulabildiğim kadar video bularak izledim. İlk çağ dönemlerinden Heian dönemine geçiş hızlı ve akılda kalıcıydı. Fakat sonrasında başlayan Samurayların çağı (1185-1600) bir nevi taht mücadelelerine sahne aldığından yoğun ve karmaşıktı. Meiji dönemi ile batıdaki aristokratikliğe benzese de farklı bir yapının olduğu kesin. Batının (Portekiz, İspanya) Japonya'ya gelişleri ticari ve kültürel değişimlere neden olduğu kadar Hristiyanlığın da ada ülkesine gelişini başlatıyor. Demokrasiye geçiş dönemi olan Taishö ve savaşa giden yolda Tanaka hükumeti ile başlayan süreç yakın tarih olması nedeniyle daha fazla ilgimi çekti. Ve elbette Japonya yıkımı, savaş sonrası reformlar ve yeniden inşaanın anlatımı ile metin tamamlanıyor. Hemen hemen her bölüm siyasal ve savaşlar açısından değerlendirildiği gibi, kültürel değişimler, ulusal öğrenim, kadının toplumdaki yeri, sosyolojik ve demografik değişimler, Budizm ve diğer inanışlardaki yükselişler, toplumsal ve ekonomik koşullar açısından da ele alınıyor. Bu nedenle doyurucu ve etkili bir kitap diyebilirim.
Portakallar & Alphonse Daudet
+
Kısa, tatlı bir öykü kitabı. Paris'in, 1860'lı yıllarının kalabalığından kaçıp ülkenin daha güneyine, bir yel değirmenine yerleşen Daudet'in öykülerinden altı tanesini barındırıyor kitap. Altın Beyinli Adamın Hikayesi, Şair Mistral, Üç Müziksiz Ayin, Portakallar, İki Han ve Miliana'da adlı bu öykülerde, taşra yaşamından ve oradaki insanların anlatılarından izler bulunuyor.
Tanrısız Gençlik & Ödön Von Horváth +
Kitaba geçmeden önce yazarın ölümünün erkenliği ve 'acaba ölmeseydi' dedirten düşüncelerimi söylemek isterim. Yazar 1937 yılında yazdığı metnin 1938 yılında Fransa'da sinemaya uyarlanması için bir yönetmenle görüşür. Fakat sonraları bir fırtınadan korunmak için sığındığı ağaca yıldırım düşer ve kırılan dalın altında vefat eder. Üstelik yalnızca otuz sekiz yaşındadır. Peki yaşasaydı ve eserini okuyanların yazdıklarına ortak oluşuna, eleştirilerine, sohbetlerine dahil olabilseydi nasıl olurdu? Ya böylesine güzel başka eserler daha yazabilme ihtimali...?
+
Nazi Almanyası ve faşisizm üzerine yazılan yüzlerce metin vardır. Tanrısız Gençlik onlardan farklı ve özel bir eser kesinlikle. Anlatıcı öğretmen rolünde ve bu düzenin saçmalığının farkında. Öğrencileriyle birlikte yaşadıkları ve katıldıkları kampta onları derinlemesine analiz etmesi, elbette bir öğrencinin günlüğünü okumasının yarattığı sonuçları göz ardı etmeden, hayli güzel aktarılıyor. Kitabın temelinde din ve tanrı sorgusu, ırkçılık ve adalet yoğunlukta.
Televizyon & Jacques Lacan
+
Birkaç yorumda; anlaşılması hayli zor bir kitap, diye okumuştum. Ve evet zoru seven hatta fazlasıyla çekici bulan ben, bu kitabı okuyacağım o halde, dedim. Normalde birkaç hatta bir saatimi alabilecek kısa bir metin. Fakat yinelediğim cümleler, başa döndüğüm paragraflar okuma süremi günlere uzattı. Klasik felsefe ve psikoloji üzerine yorumların paylaşıldığı yorucu bir metin. Çoğu cümleyi, anlatıyı ilk okumada anlamıyor oluşumda tercüme eksiklikleri de vardır diye düşünüyorum. Okumasaymışım, dedirtti.
Dâhi Diktatör & Celal Şengör
+
Mustafa Kemal'in yaptıkları, stratejileri, düşünceleri, düşünce anlayışı, bilgisi...ve tüm bunların nedenleri. Atatürk'ün diktatörlüğünü dik sesle kabul ediyor Celal Şengör. Fakat bu tespitin gerekçelerini akılcı, bilimsel değişkenler halinde magnet yaparak aklımızın buzdolabına yapıştırıyor. Donmuş cehaletin kapakları açıldığında dökülen saçmalıklara güzel cevaplar veriyor. Akılda yuva kurmuş "diktatör" sıfatının karşılığında olan liderlerin eylemlerinden önce yazdıkları kitapların aksine Atatürk'ün eylemlerinin sonunda yazdığı Nutuk tüm halkına eylemlerinin, nasıl ve hangi şekilde yapıldığının eseridir. Celal Şengör de Nutuk'un izinde ve kaynaklar göstererek akılcı bir önerme ve tespit kitabı yazmış. Kalemine, yüreğine, bilgisine sağlık.
