26 Ekim 1931 yılında Paris'te cinayet suçundan tutuklanmış, bu suçtan Fransız Guyanası'nda ömür boyu kürek mahkûmiyetine çarptırılmış Kelebek'in Özgürlük için verdiği mücadelelerini anlattığı kitabı gerçekten oldukça hoşuma gitti.
Okumanızı tavsiye ederim...
KelebekHenri Charrière · E Yayınları · 20195,3bin okunma
“Kelebek, işin gücün suların yükselip alçalmasıyla. İstesen de istemesen de, ayın, senin ve hayatın üzerinde büyük önemi var. Kürekten kaçtığında, yükselen ve alçalan sular sayesinde Maroni'den kolaylıkla denize açılabildin. Suyun yükselip alçalmasını hesaplayarak Trinidad ve Çuraçao'dan ayrıldın. Suların yüksekliği çabucak uzaklaşmanı sağlayacak ölçüde değildi de ondan yakalandın Rio Hacha'da. Şimdi de, günde iki kere yükselen bu suyun elinde tutsaksın.”
“Tahtanın üstüne uzanıyor ötekilerin görmemesi için, hücrenin dibinde iki, üç sigara tüttürüyorum. Tahta parçasını zenciye iade ederken yanık bir sigarayı da birlikte verdim, ötekileri imrendirmemek için aynı şeyi o da yapıyor ve sigarasını gizli saklı içiyor. Yabancılara önemsiz gelen bu ayrıntıların, benim gözümde büyük değeri var. Bu tutum, biz toplum süprüntülerinin hiç olmazsa bir görgü kalıntısı, bir ince yan, utangaçlık taşıdığımızı gösteriyor.”
İzmir'in işgalinden bir hafta önce...
Dünya tarihinde görülmemiş bir hadise yaşandı.
İngilizler saray'a talimat verdi.
Saray derhal İzmir valisine talimat verdi.
İzmir hapishanelerinde tutuklu bulunan Rum ve Ermeniler, işledikleri suçlara bakılmaksızın, serbest bırakıldı.
Türk mahkumlar ayaklandı...
Ya bizi de bırakın, ya da kimseyi bırakmayız dediler.
...
Osmanlı garnizonu hapishanelere baskın yaptı.
...
Türkler hapiste kaldı.
Ceza hukuku artık buydu.
Artık sadece Türk olmak suçtu!