Belki de en uygun gun bugündü kitap incelemesi için. Izinde gözümü kırpmadan yürüdüğüm, yurüyeceğim adamı anlatıyor. Sarı saçlımı, mavi gözlümü, en degerlimi anlatıyor. Yazarı Zülfü Livaneli..ne desem ki. Kötü bir şey zaten yok, iyisine de kelimeler kifayetsiz.
Bir adam, Ata'm'ın doğumundan ölümune arkadaşı, ölüm döşeğindeyken Atam bir saniye ayrılmıyor yanından. Oğluna diyor ki "Atatürk ölürse ben de ölürüm, peki Atatürk benim için ne kadar değerli biliyor musun" diye mektup yazmaya başlıyor oğluna. Atatürk'ün ailesini yazıyor, okullarını, cumruriyetini, devrimlerini anlatıyor. Böylelikle zaten ezber aolduğum Ata'm'ın hayatını bir de sanki en yakınındaymışcasına yaşıyorum. Ağlıyor onunla beraber, yeri geliyor kahkaha da atıyorum. Ve bugün 10 Kasım. Şimdilerde "Atatürk'ün ölüm yıl dönümü" diye geçiyor. Ama 10 Kasim Atatürk'ün ölümünden cok daha fazlası. Bir devletin babasının ölümü. Sonbahardaki çiceklerin sararma sebebi..ve daha nicesi.