Sıkılmadan okuduğum bir romandı. İlk edebi romanımız olduğu için oldukça merak ettim. Anlatımı oldukça akıcı ve sürükleyiciydi.
Ali bey , Mahpeykere çamlıcada rastlar. Ali beyden başka tüm erkekler mahpeyker'in nasıl bir kadın olduğunu bilmektedir. Mahpeyker önce yılan gibi , şehvetli , yaramaz , kötü bir kadın olarak anlatılıyor romanda. Dilaşup ise cok iyi bir karakter. Ancak bazı yerlerde Mahpeyker'in iyi yanlarıda anlatılmaktadır ; elinde olmadan kötü yola dusmesi , Ali bey'i para pul gozetmeden sevmesi vb.
Dilaşup romanda Mahpeyker'in alternatifi olarak düşünülmüştür. Mahpeyker'in tam zıttıdır. Ikiside Alibey'i sevmektedir ; biri uğrunda ölecek kadar diğeri de öldürecek kadar.
Ikisininki de marazi bir sevda. Dilaşup'un ki belki köleliklten geliyor ama Mahpeyker'in ki niye anlaşılamıyor.
Birde "ben " meselesi var tabii. Ali bey neticede ben masalına inanıyor ve Dilaşup satılıyor. Mahpeyker ikisinide ayırıyor. Romanın bitmesi gerekirken yazar bizi " son pişmanlık " sözüne doğru hazırlıyor.
Romanın son kısmı , Ali bey'in bağ evine çağrılma meselesi ise çok tesadüfi adeta bir zoraki yazılmış son niteliğinde.