"Bir İngiliz kızına Sadi'yi sorsan bilir, sen Şarklı olduğun halde bilmezsin. Kabahat sende mi, Sadi'de mi?"
İşte eserin tokat gibi çarpan en acı ifadesi. Bu mesele kapanmış değildir Şarklı'nın kafasında hatta on yıllardır süregelmiştir ve bu ekonomik buhran, bu günden güne kaybolan kültür izlerine, bu örfe, ananeye olan lakayıt halimize bakacak olursak da sürmeye devam edecek.
Ne acı ki Garp' ın bugün geldiği nokta Şark'ın doğurmasıdır. Garp, Şarklı'nın gittiği noktadan aynı bilinç ile ancak kendi tekniğiyle giderek bugün muasır vaziyet almıştır. Garp hayatı Şark mistiği ile ölçmüş hakikat süzgecinden geçirmiş ve müşahhas haliyle sunmuştur.
Bu sırada Şark mistisizmden öteye gidemeyip cahiliye de kalmış idrake vardığında ise alınacak mesafenin sarplığına bakıp olduğu yerde kalmıştır.
Bir Şarklı olarak önce kendi nefsi muhasabemde sonra akranlarımın ve ülküdaşlarımın haleti ruhiyesinde kaybetmekten yorulmuşluk bulsam da Şarkı müdafaa için önce okumak, bilmek gerekir fikrini kabul etmekteyim. Okuyunuz efendim ; Rumi'yi, Gazeli'yi,Hayyam'ı, Şirazlı Sadi'yi. Bu vesileyle belki bir gün Garplı gibi Şark'ın ne muhterem olduğunu idrak edebiliriz .