Din bir değerler manzumesiydi. Din, değer sütunlarının üzerinde yükselirdi. Mabet kubbeleri nasıl fil ayaklarının üzerinde duruyorsa, dinin fil ayakları da değerlerdi. Dinin dibacesi adalet sütunuydu. Adalet, dinin cümle kapısının kemerlerinin tam ortasındaki kilit taşıydı.
Ahlak sütunu bir diğer ayağıydı dinin. Yaratılışa en yakın olma haliydi. Yani en saf, en yalın, en güzel, en cömert, en mütebessim, en iyi, en vicdanlı, en yardımsever, en dürüst, en doğru haliydi insanın.
Merhamet ve samimiyetti dini ayakta tutan ve yükselten fil ayağının diğer ikisi…
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanllık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!
Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.