Oscar Wilde'in oyun ve şiir türleri gibi daha kısa yapıtlar ortaya koyması, roman gibi uzun yapıtları yazamadığını ima eden eleştirilere maruz kalmasına sebep olmuş. Bunun üzerine Oscar Wilde, tek romanı olan Dorian Gray'in Portresi'ni kaleme almış.
Roman yayınlandıktan kısa bir süre sonra büyük bir üne kavuşmuş. Romanın içindeki bazı kısımlar ahlaksızca olduğu gerekçesiyle sansürlenerek basılmaya devam etmiş. Sansürsüz baskılar da mevcut.
Bir ruhun, narsizmin kollarında ahlak savaşını kaybedişinin romanı. Sonsuza kadar genç ve yakışıklı kalmak isteyen Dorian, bunun için ruhunu şeytana satmaya hazırdır ve zamanla içindeki iyiliği tamamen kaybeder.
Oldukça orijinal bir konu, şaşırtıcı bir son...Ahlaki ve ruhsal çürüme üzerine düşünülesi, dersler alınası bir kitap.
Üzüldüğüm tek konu kitabın çevirisi. Okurken kulağı tırmalayan kelimeler... "Kendi gizini açık etmek" mi, yoksa "kendi sırrını açık etmek" mi? "Ürküye kapılmak" mı, yoksa "korkuya kapılmak" mı? "Kendisi doğmazdan önce" nasıl bir ifade Allah aşkına. İnsan Behçet Necatigil'in şiirsel çevirilerini arıyor. Başka bir tercüme ile bu harika romanı okumanızı tavsiye ederim.