"Benden nefret etmene dayanabilirim ama onu seveceksin diye ödüm kopuyor."
Sayfa 423 - Ateş Lordummm DarenKitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Derler ki, yaşlı bir cadı yaşarmış doğuda, Demirkoru'da ve bu cadı Güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya.
Derler ki, Asgard'a gitmiş ve üç kez ateşe verilmiş cadı ve üç kez yeniden doğmuş kaçmadan önce.
Derler ki, yaralı dudakları ve sivri dili olan bir adamı sevmiş, yüreğini ve daha fazlasını geri veren adamı.
Derler ki, cadı bir de bir kadını sevmiş, Tanrıların kılıç savuran gelini herhangi bir erkek kadar cesur ve daha da hiddetliymiş.
Derler ki, Cadı diyar diyar dolaşmış ve en çok ihtiyacı olanlara yardım etmiş, onları iksir ve büyülerle iyileştirmiş.
Derler ki, direnmiş Ragnarök'ün alevlerine karşı sonuna kadar, son bir kez yanana kadar, yüreği dışında her şey bir kez daha küle dönene kadar.
Ancak kimisi onun hala yaşadığını söyler.
Umut aptallar içinse varsın öyle olsun.
Ne de olsa annemin kızıyım.
Beni üç kez yaktı, yine yakar. Artık yaşamak için bir sürü sebebim var...
Ben sadece kitabının resmini atıp, "İyi bir kitap. İçinde kelimeler var. İsterseniz bir okuyun," diyen garip bir yazardım.
Hangi açıdan bakarsam bakayım, Verity'nin gerçekleri manipüle etmek konusunda usta olduğu açıktı. Geriye tek bir soru kalıyordu: Hangi gerçeği manipüle ediyordu?
"Bu iyi hissettirirdi, hayal edebiliyorum. Birinin gözlerimin içine bakıp, Yazdıkların benim için önemli, Lowen,' demesi."
(...)
Başını hafifçe yana eğerek doğruca gözlerimin içine baktı. "Yazıların benim için önemli, Lowen."
"Kendine zaman ayır, Jeremy," dedim alçak sesle. "Bencil zamanlar. Onunla hiç alakası olmayan ama seninle ve senin istediklerinle alakalı zaman geçirdiğin bir hayat yaşamayı hak ediyorsun."
"Benim istediğim mi?" dedi alçak sesle. "Evet. Sen ne istiyorsun?"
Başını geriye atıp güldü önce, sanki bu aptalca bir soruymuş gibi. Sonra da sanki bu yanıtladığı en kolay soruymuş gibi sadece tek bir kelime söyledi.
"Seni."
"İyi akşamlar. Şemsiyemi almaya... Şey... Yani bugün babanızın nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim," dedi Bay Brooke, bakışları ne hissettiklerini açığa vuran bu iki yüze takılınca biraz kafası karıştı.
"Şemsiye gayet iyi, babam da rafta. Gidip babamı getireyim, şemsiyeye de geldiğinizi söyleyeyim." dedi babasıyla şemsiyeyi aynı cümlede bir güzel karıştıran Jo.
"Meg'in de ondan hoşlandığını düşünüyor musun?” diye sordu Bayan March endişeli bir bakışla.
"Tanrı esirgesin! Ben aşk gibi saçmalıklardan anlamam!" diye bağırdı Jo, merak ve küçümseme karışımı tuhaf bir ifadeyle. "Romanlardaki kızlar ayılıp bayılarak, yüzleri kızararak, zayıflayarak ve aptalca davranmaya başlayarak gösteriyorlar hislerini. Şimdilik Meg böyle şeyler yapmıyor. Aklı başında, mantıklı bir insan gibi yiyip içiyor, uyuyor, ben o adamdan bahsederken doğrudan yüzüme bakıyor, sadece Teddy âşıklarla ilgili şakalar yaptığında biraz yüzü kızarıyor. Teddy'ye bunu yasaklamıştım ama beni dinlemiyor."