Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

HüsnaGül

HüsnaGül
@Nurul0
hafızam belli bir şeyi yaptığımı söylüyor, vicdanımsa yapmadığımı; hafızam vicdanıma yenilmeyi kabul ediyor.
asla ama asla unutmayalım: Biz kimseden değer çalarak değerlenemeyiz. Kimseye çelme takarak yarışmayı birincilikle bitiremeyiz. Biz ne kadar başkalarını öne verirsek Allah bizi o kadar yüceltir. Yücelme sadece dünya hayatıyla sınırlı değil ki! Hani biz ahiret için çalışıyorduk? Öyleyse var- sın, bu ümmetin selâmeti için birileri bizi paspas olarak kullansın, sırtımıza basıp bir yerlere gelsin. Yeter ki bu ümmet aziz olsun. Bu ufka varalım ve bu ufuk bizim en temel esasımız olsun. Benliği- mizin ve bencilliğimizin karıştığı her işi ayaklarımızın altına alalım ki kardeşlik lezzetini tadalım.
Reklam
" Ben ben !" Diye başlayan sözler bizim literatürümüzde yoktur. Bunun tek istisnası vardır, o da "Eşhedü (şahit oldum)" kalıbıdır. "Eşhedü" dedikten sonra Fatiha Sûresi'nde de buyrulduğu üzere yine "biz" deriz. " Yalnız ve yalnız sana kulluk eder, yalnız ve yalnız senden yardım dileriz!"
Diyelim ki bir kardeşimiz on tane iyi şey yapmış. Onu arayıp veya ona mesaj atıp: "Kardeşim çok güzel iş yapmışsın, Allah senden razı olsun." Demiyoruz ama o insan bir hata yaptıysa o hatayı düzeltmesi adına kendimizi memur görüyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Takvâ olmalı
... Kardeşlerimizi sevdiğimizde tâkvanın mutluluğuna daha farklı şekilde ereriz. Fakat kardeşliği şöyle anlamamamız gerekiyor: "Aynı vakfa mensup olan kişiler kardeştir. Onun dışında geri kalan kişilerle ne işimiz var?" Böyle bir şey yok! Böyle bir şey, İslâm kardeşliğini anlamamak demektir. Sevgimiz beraberce yol yürüdüğümüz kardeşimize karşı birazdaha fazla olabilir, bunda bir beis yoktur. Ancak kardeşliği sadece cemaat kardeşliği olarak anlarsak meselenin takvâ boyutunu kavramamış oluruz.
Tekebbür olmamalı :
Bir Müslüman bir Müslüman'a karşı kibirlenebilir mi? Bir Müslüman Fetih Sûresi'ni okumuşsa orada şunu görecektir. Bir Müslüman sadece ve sadece kâfirlere karşı izzetli ve dik duruş içerisinde olmalı, Müslümanlara karşı ise rahmet ve merhamet kanatlarını açmalıdır.
Sayfa 32 - [Bak. Fetih, 48/,29]Kitabı okuyor
Reklam
"𝐃𝐢𝐧 𝐤𝐚𝐫𝐝𝐞𝐬̧𝐢𝐧 𝐳𝐚𝐥𝐢𝐦 𝐝𝐞 𝐨𝐥𝐬𝐚, 𝐦𝐚𝐳𝐥𝐮𝐦 𝐝𝐚 𝐨𝐥𝐬𝐚 𝐨𝐧𝐚 𝐲𝐚𝐫𝐝ı𝐦 𝐞𝐭." Bir adam : " Yâ Resûlullah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim ama zalimse nasıl yardım edeceğim?" diye sordu. Efendimiz ise: "𝐎𝐧𝐮 𝐳𝐮𝐥𝐮̈𝐦𝐝𝐞𝐧 𝐚𝐥ı𝐤𝐨𝐲𝐚𝐫, 𝐳𝐮𝐥𝐦𝐮̈𝐧𝐞 𝐞𝐧𝐠𝐞𝐥 𝐨𝐥𝐮𝐫𝐬𝐮𝐧. 𝐒̧𝐮̈𝐩𝐡𝐞𝐬𝐢𝐳 𝐤𝐢 𝐛𝐮 𝐨𝐧𝐚 𝐲𝐚𝐫𝐝ı𝐦 𝐞𝐭𝐦𝐞𝐤𝐭𝐢𝐫." Buyurdu
Sayfa 31 - [Buhari, " Mezalim," 4; İkrah, 6; Tirmizi, "Fiten", 68]Kitabı okuyor
Tecessüs
Bir başkasının ayıbını araştırmaktır. Bu mesele kardeşlik ahlakının en ciddi meselelerinden biridir. Hangi şekilde aralanmış olursa olsun, bir Müslüman aralanmış bir perdeye bakmaz, elinden geliyorsa perdeyi kapatıp yoluna devam eder birinin perdesi yırtılmışsa Müslüman ceketinin çıkartır , sırtını dönerek onu kardeşine perde yapar. Ayıplarını araştırmak , bir casus edasıyla alttan girip üstten çıkmak kardeşlik ahlakını zedeler.
"Mülteci"
İslâm medeniyetinin çocuklarının sözlüğünde asla "mülteci" kavramı yoktur, olmamalıdır. Bu bize ait bir kelime değildir. Yeryüzünü mescit olarak kabul etmiş Müslümanlar için asla sığınmacı, sığıntı olmak söz konusu değildir. Bu yüzden biz mülteci kelimesini asla kabul edemeyiz.
Bedbahtlığın Alametleri
"Ey imam! Bedbahtlığın alametleri nelerdir?" Mâlik b. Dînâr şöyle cevap verdi: "şu beş şey bedbahtlığın alametidir" 1. Gözün yaşarmaması 2. Kalbin katılaşması 3. Hayasızlığın yaygınlaşması 4. Dünyaya meyledilmesi 5. Ölüm korkusunun yüreği sarması."
Âlim bildiği ile amel etmediğinde yağmur damlasının yalçın kayadan kayması gibi vaaz vaaz ve nasihati gönüllülerden çabucak silinir gider. Biz bugün sözlerimizin dinlenmediğinden şikayet ediyoruz ama hiç kendimizi sorgulamıyoruz. Acaba gerçekten yaşadıklarımızı mı konuşuyoruz , yoksa görmek istediğimiz şeyleri mi? Gerçekten yaşadığımız şeyleri konuşsaydık etkisi daha fazla olmazmıydı? Bugün hayatımıza intikal etmeyen bazı şeyler belki de sadece konuşmada kaldığı için muhattabımızda etki oluşturmuyordur.
Reklam
"Aʀᴀʟᴀʀıɴᴅᴀ ʜᴜ̈ᴋᴜ̈ᴍ ᴠᴇʀᴍᴇsɪ ɪᴄ̧ɪɴ Aʟʟᴀʜ'ᴀ ᴠᴇ Rᴇsᴜʟᴜ̈ɴᴇ ᴅᴀᴠᴇᴛ ᴇᴅɪʟᴅɪᴋʟᴇʀɪɴᴅᴇ, ᴍᴜ̈ᴍɪɴʟᴇʀɪɴ sᴏ̈ᴢᴜ̈ ᴀɴᴄᴀᴋ 'İşɪᴛᴛɪᴋ ɪᴛᴀᴀᴛ ᴇᴛᴛɪᴋ ' ᴅᴇᴍᴇʟᴇʀɪᴅɪʀ. İşᴛᴇ ᴀsıʟ ʙᴜɴʟᴀʀ ᴋᴜʀᴛᴜʟᴜşᴀ ᴇʀᴇɴʟᴇʀᴅɪʀ."
İslâm hem din, hem toplum, hem cami, hem devlet, hem dünya hem de âhirettir. İslâm ibadetle ilgili meselelerden daha çok dünya hayatı ile ilgili meselelere temas etmektedir.
" İslam dan başka vatan tanımam
Şam Bölgesi ve Nil vadisi, ikiside benim için aynı Allah'ın adının anıldığı her şehir benim için vatandır "
Sayfa 284 - Kardeşler'in şairlerinden bir beyitKitabı okuyor
Allah Teâlâ zina etmeyi, faizli muameleleri , içki içmeyi, kumar oynamayı yasakladığı halde, beşerî kanunlar zina edenleri korumakta, faizi gerekli hâle getirmekte , içki içmeye müsaade etmeye ve kumar oynamayı düzenlemektedir. O halde Müslümanlar bu iki nizam arasında nasıl davranacaklar ? Mükafatı daha hayırlı, cezası daha kalıcı olan Allah 'a ve Resulüne itaat edip devlete ve onun kanunlarına karşı mı gelsinler? Hem dünya, hem ahiretlerini kaybetme pahasına da olsa Allah'a ve Resulüne karşı gelip devlete mi itaat etsinler? Bu sorularımızın cevabını Sayın Cumhurbaşkanından, Adalet Bakanından ve hocalarımızdan bekliyoruz!
Müslüman Kardeşler
Onlar, güç konusunda önemli olan ilk şeyin, inanç ve iman gücü olduğunu, bunun ardından birlik ve beraberlik gücünün geldiğini, bilek ve silah gücünün ise bunlardan sonra geldiğini çok iyi bilmektedirler. Bu unsurları elde etmeden bir cemaatin güçlü diye tanımlanması mümkün değildir. Bir cemaat; Kendi fertleri arasında birlik ve beraberliği sağlamadan ve onları sağlam bir akideye eriştirmeden , ilk olarak bilek ve silah gücünü kullanırsa , yok olacağını bilmelidir.
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.