Kitaplar toplumun bir nevi aynasıdır. O sebeple yazılan topluma göre eleştiri yaparsak aile kavramının pek olmadığı batı toplumunda 16 yaşındaki gencin yaşadığı iç ve dış dünya arasındaki kopmaları konu edinmiş. Asıl konu okuldan sürekli atılan bu gencin dördüncü kez okuldan atılması ile birkaç gün yaşadıkları olaylar etrafında dönüyor.. Bu gencin düşünceleri olaylara bakış açısı etrafındaki kişilere göre biraz farklı. Başkaldırı var aslında.. Ama bir o kadar da korkuyor ve belli etmemeye çalışıyor.
Bu kitabı sevenler olduğu gibi sevmeyenlerde çoğunlukta. Argo dili beni kitaptan bir nevi soğuttu diyebilirim. Kitaba başlarken bir umut ile başlamıştım ama umudumu karşılamadı. Bu yazarın başka kitabını okuyacağımı düşünmüyorum (sanırım). Kitabı alırken ben kitabın adına aldandım :)
Hasret çeker, heves eder ve arzular aklına, gönlüne düşer insanın. Gözün gördüğü, hayallerin resmettiği ne varsa hep doldurur insanın dünyasını. Doldurur ve parçası olduğu "bütün"e doğru meyleder sürekli. Neyin parçası olduğu, hangi bütünün yarısında kaldığı, nasıl tamam olacağı muammadır hep ona. Bu bilinmezin ardına düşer ve ayrı kalışın sızısı hiç terk etmez insanı. Sıcak, sımsıcak yuvaya duyulan özlem gibi hep bütünün, tamam olmanın hasretini çeker.