Belki de olay kendini kitaplarda arayıp bulma saplantısından ibaretti.Herhangi bir kitapta kendini arayıp nihayet hangisi olursa olsun bulma saplantısı...
Kendinde kırılmaya dahi hak görmeyecek bir kronik borçluluk hissi, kırılsa da daima özür dileyip alttan alacak kadar kronik bir suçluluk hissi sizi otomatik olarak avcıların sömürgesi haline getiriyor.
Şımarmasın diye terbiye edilen çocuk terbiye değil tahrip ediliyor aslında.
Bırak dağınık kalsın derken bir yandan da toplamaya çalışmak, yavaşla zamanı hisset derken stres yapıp daha hızlı yaşamak, hayatı kaçırmama endişesi ile hayatı daha yoğun kaçırmak. Hz. Ali'nin dediği gibi "Ey insanlar, her kişi kaçtığında kaçtığı şeyle karşı karşıya gelir."
Almak için vermek, vermek midir? Hele ki sevgide. Kar zarar marjı hesaplayan bir esnaf gibi sevebilir mi insan birini, denge elbette önemli ama daima istatiksel hesaplar yapmak, kendi nefsini her şeyin önünde tutmak sevginin tabiatı ile uyuşmuyor.