Fatma Sağlam
@Oguzhan3141
Dünyam, oğlum Oğuz Han'ım...
(Kitap Arşivim)
Matematik Öğretmeni
Uludağ Üniversitesi
Yalova
56 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
‘’Sınırını, haddini ve nerede duracağını bil. Alkolün bütün kötülüklerin anası olmasının sebebi alkol değil, kendini bilmez insanlar.’’
Dünya’nın uydusu Ay değildir, Ay'a ilk adım atan insanın ülkesi Amerika Birleşik Devletleri’dir.
Okur Takip Önerileri
Bünyem, kafamın içindeki yoğun düşüncelerin vermiş olduğu sarhoşluğun üzerine ekleyeceğim bir sarhoşluğu kaldıramazdı.
Kendi çıkarları için karşılarına çıkan herkesi düşünmeden harcayan insanlar, kötülük hastalığının tüm ruhlarını ele geçirdiği insanlardır. Hassaslık, duygusallık ve farkındalığımı hiçbir zaman kaybetmeyecek olan ben, gördüğüm haksızlıkları ve kötülükleri kabul etmeyi reddeden ruhumu kaybetmiş; içi boş, çürüyen, üzerine yıldırım düşen uzun bir ağaca benzemiştim.
Kötülükler uyum sağlayamadığı ruhları hasta eder!
Mihriban Hanım, insan psikolojisini bilmekten ziyade karakterinde aşırı derece bulunan kurnazlık ve baskınlıktan alıyordu insanları parmağında döndürmesinin o haz dolu ivme gücünü.
Ben böyle değildim. Ruhum sanki bedenime başarısızca nakledilmiş gibi.
Sevgi ve mantığa aynı anda bir randevu verilecek olsa, bu ikiliyi hiçbir kuvvet buluşturamazdı. Yolları daha ilk insandan beri ayrı olan bu iki histen sevgi içe doğru, mantık ise dışa doğru yapardı yolculuğunu. Mantığa kötülük bulaştırdığınız zaman onu adı artık kurnazlık olurdu.
Keşke herkes bu bilinçte olsa.
Erkeğin kadına sahip çıkması rolü, figüranlıktan ibarettir. Bir rol olacaksa şayet bu iki insanın yaşadıkları ilişkiye; arkadaşlığa, dostluğa ya da evliliğe sahip çıkma rolüdür. Erkeğin kadına sahip çıkması söz konusu olmadığı gibi kadının da erkeğe sahip olması tek taraflı bir hastalıktan ibarettir. Sağlıklı ve geçerli olan, her iki tarafın da yaşadığı ilişkinin sıfatı ne olursa olsun o sıfata sahip çıkmalarıdır.
Çok sevdiğimiz insanlar artık hayatlarımızda bile değil. Oysa biz onları ömrümüzün sonuna kadar severiz sanıyorduk. Yaşadığımız hayatın sanki bir sonu yokmuş gibi ilk aşklarımızı da hayat gibi yaşadık. Sonunun olacağını, aşkın bitebileceğini aklımıza bile getirmeden. Ansızın, ölümü aklına bile getirmeyen birinin öldüğü andaki gibi bir şaşkınlık var üzerimizde. Birçok ölünün de gözlerinin açık gitmesi bence bu şaşkınlıktan! Gözlerimiz artık şaşıran bir ölününki gibi açık ve bütün duygularımız bir ölününki gibi cansız.
Bizim kayboluşumuzun Leyla, Ayman ve Havin ’in duruşundan daha dik olduğunu bilmemiz, öfkemizi dindirmeye hiçbir zaman yetmeyecekti. Bir yerlerde güzel bir şeyler olması da umurumuzda değildi. Biz bezginlikle her şeyin dışında durmayı tercih edecektik.
:DddD
‘’Elimde sihirli bir değnek olsa önce aşkın ve dostluğun, sonra da dünya barışının götüne sokardım komutanım.’’ der demez komutan içtiği birayı yüzüme püskürtmüştü. Evet götüne sokardım! Daha iki tane insanın bile anlaşamayıp birbirlerinin ruhlarına ve bedenlerine verdikleri zarara bakarsak dünyadaki bütün devletlerin ve milyarlarca insanın barış hâlinde huzurlu bir şekilde yaşamasını nasıl düşünebilir ve bekleyebiliriz? O değneği değdirmek değil de sokmak istediğim bir sürü göt var komutanım!
Bir insan, kendi içinde mutsuz ve huzursuzsa, kendi ailesinin içinde de mutsuz ve huzursuzsa dünyanın neresine giderse gitsin bu mutsuzluk ve huzursuzluğunu bulaşıcı bir hastalık gibi karşısına çıkan herkese yayar.
‘’Kaybolanları iyi tanırım komutanım, başka bir yer bulduklarında kendilerini oraya aitmiş gibi hissederler.’’