Sana sanatı soracak olsam bana okuduğun kitapları satmaya kalkacaksın. Michelangelo hakkında çok şey biliyor musun ? Çalışmalarını, politik etkilerini, papayla ilişkilerini, cinsel tercihini, bütün çalışmalarını söylersin. Ama Sistine Kilisesi’nin kokusunu söyleyemezsin çünkü oraya gerçekten gidip o güzel tavana bakmadın, görmedin…
Sana savaşı sorsam Sheakspeare’den bahsedersin, değil mi? “Bir kere daha yaklaşıyoruz dostlar.” ama hiç savaş görmedin. En yakın dostunun kafası, kucağında son nefesini verirken sana nasıl baktığını görmedin.
Sana aşkı sorsam sonelerden alıntı yaparsın ama bir kadının karşısında hiç tamamen savunmasız kalmadın. Sana gözleriyle hükmedecek birini görmedin. Tanrının seni cehennemden kurtarması için indirdiği melek olduğunu düşünmedin. Onun meleği olmak nasıl bir şey bunu da bilmiyorsun. Bir aşkı sonsuza dek paylaşmayı, her şeye rağmen…