Sevildiklerini gördüklerim hep haytalardı. Gururum bu gözleme dayandı, yalnızlığımı sürdürdüm. Zavallı yüreğimi kabartan duyguları bir türlü ifade edememe durumu da sürüp gitti böylece.
Titreme alışkanlığı yaradılışa göre, sinirleri gevşetir, korkuyu doğurur. Korku da sürekli teslim olmak zorunda bırakır ve insanı yozlaştırarak onu tutsak durumuna getiren zayıflık da bundan doğar.
Yumuşacık kökleri henüz aile ocağının toprağında yalnızca sert taşlar gören, körpe dallarındaki ilk yaprakları kin dolu ellerde parçalanan, çiçekleri açar açmaz donan ruhların sessizce çektiği sıkıntıların tablosunu, en acıklı ağıdını hangi yetenek anlatacak bize?
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mı?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlık gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Öncelikle böyle kaliteli bir kitap için yazara teşekkür ederim. Yani son dakika da hikayeye yön veriyor. Son dakikasına kadar merakla okunan nadir kitaplardan. Bu arada şunu da belirtmek isterim ki ; SENİ ÇOK ÖZLEDİK BAŞKAN