Bir ekim sabahı gözlerimi açtım hayata.
Ellerimin arasında ölüm saklı.
Ve bir gece vurdum kendimi mezarlıkta.
Kim bilir belki yine uzatırım saçlarımı.
Titreyen ellerime rağmen yeniden yazarım şiir.
Güneşi kucaklayıp karanlıklardan kaç kurtar kendini.
Sabaha karşı saat üç gibi.
Boynuma geçirdiğim ipin fısıltısı vücudumla konuşuyor gibi.
Ayaklarım omuzlarımda ki yükü daha fazla taşıyamayacak gibi.
Çocukluğum ağlıyorken içimin en ücra köşesinde.
Bir ben kendimi öldürüyorum kendi içimde.
Anladım ki kafamın içinde beni öldürmek isteyen bir katili besliyordum.
Bir zaman kavramım ve yarına dair umudum yoktu geçmişi hatırladıkça kan kusuyordum.
Zaman ilerledikçe her şeyi unutuyor ve ellerim eskisinden daha çok titriyordu.
Şiirlere sığınıyor yağmuru sevmiyorum oysa şiirlerimde yağmur yağdırıyorum.
Adım kutsal kitapta geçmediği için üzgün değilim.
Bir gece kendimi asmak istediğim içinde pişman değilim.
Aslında kırık kaburga kemiklerim çok acıyor da belli etmiyorum.
Bir kez dokunsan peder yaralarım iyileşecek gibi.
Kaybettiğim çocukluğumu yaşayacakmışım gibi.
Seni kaybettiğim o geceyi sonsuza kadar unutacakmışım gibi.
Bedenim bir savaşın ortasında kanlar içinde yerde kalmış gibi.
Yaşadığım acıyı hissetmemek için uyumak istemişim gibi.
Çivilenir aklıma ölmek isteyişim.
Ellerimle kalbimi sökmek isteyişim.
Bağırmam gerek sağır olmuş insanoğlunun duyabilmesi için.
bağır onur boğazını parçalarcasına bağırman gerek.
Bu dünya yıkılıp gitsin.
Cesedimde onunla beraber gitsin.
Kimsesiz ruhlar toplanmış afitap altında.
Gözlerinde kaybettikleri zamanın gözyaşı.
Sessizce ağlıyorlar.
O görkemli dünya yavaşca yıkılıyor.
Kimsesiz ruhlar sessizliğe gömülüyor.
Anlatılanlar sahte yazılanlar sahte.
Bu ne aşağılık bir şair böyle.
Son ver yaşamına rezilce.
Sen cansız ve hayali bir karekterdin alexander seni şiirlerimle yarattım
gidebileceğin yolları mutluluğunu mutsuzluğunu yaşadıklarını kaderini benim tercihime göre yaşadın artık fazlasıyla yoruldum alexander seni umutsuzluğun peşinde sürüklemekten fazlasıyla yoruldum daha fazla bu oyunu sürdüremiyor ve yaşamına son veriyorum.
Kırık bir kalple konuşmaya çalışmak nasıldır daisy hiç denedin mi.
Kül olduğun halde kimseye yandım diyemeden yaşamak hiç denedin mi.
Bana kalbinin kırıklarından bahset daisy.
Bahsetmeye hakkın var anlat.
Kırık bir kalple birini sevmeyi hiç denedin mi.
Sevdiğin adam olabilmeyi çok isterdim ama maalesef değildim.
Kan kusa kusa gel demekten başka
hiç kimseydim ben.
Rüzgarın dağıttığı kum tanesi oldum
Gidip gözlerine doldum.
Tanrım içimde çocuğu ölü annelerin hüznü var dışımda insanlara gülümseyen palyaço
Bunun adı büyüdükçe dünyayı anlamak dedim bolca gözyaşı.
Gel daisy tenimde ellerinde çocuk cesetleriyle gez.
Gel biraz sev beni biraz öldür.
Bedenimi bir araba kazasında yerde kanlar içinde görmüş gibiyim uyandır beni daisy.
Biraz ölüyorum.
Biraz ağlamaklı.