Orkun Derikli

Orkun Derikli
@Orkunder
Her gün yaşamını oynamaktan bıkan bir aktör gibi, katarlara dizilip değişmez raylar üstünde giden lokomotif gibi, son perdeye, son durağa, son dinginliğe, ulaşmalıdır . . . Son karanlığa, son sesin sustuğu yere.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Soyunup yerine girdi. Eliyle karyolasının yanıbaşında duvara yapıştırılan haritayı yokladı. Parmağını koydukça Kazakistan' daki yer adlarını sıraladı, Garatal, Ağsuat, Ayaguz . . . Sahra, çöller, alacıklar . . .
Sayfa 133Kitabı okudu
İki insan ne kadar da ayrı tellerden çalıyorlarsa, çalsınlar, parlattıkları bir kıvılcım sonucu bir üçüncüyü vücuda getirebilirler. Üçüncüyse, kendi yaşamı, sancıları, emelleri, eğilimleri, kavramları, zevkleriyle başbaşayken bir başkasına rastlayacak ve yine . . .

Reader Follow Recommendations

See All
Yani bu ikili, sonunda bir üçüncü yaratmalıydılar ki, üçüncü de her ikisinin yaşamını, acılarını, sevinçlerini . . . Ve tüm İstasyonlarda, hava alanlarında, odalarda, telefon kulübelerinde, ofiste ve evdeki kaygılarını, yalnız değil kendilerinin, kendilerinden önce gelen atalarının da olup biten her şeyi, örneğin Zaur'un anasının saçlarının rengi ya da Tehmine'nin babasının gözlerinin rengini kendinde toplamalı, devşinneli, yansıtmalı, temsil etmelidir.
Tehmine durmadan konuşuyor, Zaur da artık sadece onun sesini duyuyor, ama söylediklerinin anlamını kavra yamıyordu. Sırt üstü uzanmış yıldızları seyrediyor, saçlarında kumların nemi, sırtında toprağın terini duyumsuyor du.
Reklam
Hokka Divit hikayesinden
Ouroboros döngüyle kafam darmadağınık bir süre sırtüstü uzandım. Döndüm, tekrar baştan taramaya başladım. Yazar, Erhan, Kemal, Ayla sözcüklerine konsantre olmuştum. Buldum.
Hokka Divit hikayesinden
İşte o an, defalarca kurguladığım vurucu cümleyi hatırlayıp döktüm. “Erhan Bey, o kadar kötü durumdayım ki anlatamam. Hanımın babasından kaldıydı. Boşanmanın eşiğindeyiz. Lütfen, kime sattınız,” dedim Ayla Hanım girdi lafa. “Kurtarmak için hokka divite kaldıysanız, o evlilik çoktan bitmiştir,” dedi tecrübeli. Beklemiyordum. O âna kadar makul sandığım sebep çöp olmuştu. Baba kız gülmeye başladılar. İlahi çocuk.
Hokka Divit hikayesinden
“Peki, diyelim ki biz bu sahafı tanıyoruz, neden size bilgi verelim mesela yani,” dedi kalfa kılıklı olan. Çuvallamış, cevap arıyordum. İlk konuştuğum adam, kalfayı iteledi, “Sen işine bak, çok dizi seyrediyorsun,” deyip bana döndü.
Hokka Divit hikayesinden
Sigara yakmama engel olan ihtiyar öğle ezanı başladığında, “Aziz Allah, ya Resulallah. Telefonu kapalı ki Hayrullah. Ben de merak içindeyim. Bulursanız bana da bilgi verin, hayırsız dediğimi, özellikle söyleyin. Duman fena dokunuyor, yaşlandık artık azizim,” dedi tekdüze bir sesle. Konuşurken uzun pos bıyıklarının sarkık uçları oynuyordu.
Hokka Divit hikayesinden
Başhekim, maarifçi kardeşinin katilini biliyordu. Fırsatı kaçırmadı, cezası zaten idam olan Hamza’nın tedavisini bizzat üstlendi. Üç gün boyunca vücuduna seyreltik kezzap enjekte etti. Diğer hastaların ne olduğunu anlayamadığı bir halde, vücudu yanıklar içinde bağıra çağıra öldü. Toprağa verilirken bedeni birçok yerinden delik deşik olmuş, bütün kasları, yağları ermiş, simsiyah bir İlhanlı mumyasına dönüşmüştü.
İlhanlı MumyasıKitabı okudu
Reklam
Hokka Divit hikayesinden
“İlk kitabı. Yeni bir yazar. Hakkında bilgi yok. Fotoğrafını bile bulamadım. Bir Andrew Jolly vakası daha. Adından başka hiçbir bilgi yok. Kemal Koton, diye biri. Bitsin veririm.”
Hokka Divit hikayesinden
Gözlerim diviti takip ederken, bin lirayla açtı pazarlığı. Beş bin, dedim, o yerinde saydı. Dört bin beş yüz dedim, bin beş yüze geldi. Üç bin beş yüze el sıkıştık.
Hokka Divit hikayesinden
“Sen…se-senin… Senin yerin ayrı daamat. Git şimdi, kitaplığın en üstündeki Boşanma Hukuku İçtihatları kitabını çıkar, arkasına…” Gene öksürük. Adam neredeyse boğulacak. Ne var kitabın arkasında? Hadi be adam. Parmağımı boğazına sokup temizlemek istiyordum.
Sahile Demir Atmış Hurda Tekneler hikayesinden
Hırpalamamışlardı pek ama fena yıpranmıştım. Bu arada unutmadan, bilmeyenler için, Langa’nın hıyarı meşhurdu. Mahalledeki kahveye vardığımda kendimi hıyar gibi hissediyordum.
Hıyarı Çengelköy'den sanırdık :)))Kitabı okudu
Hurda Tekneler hikayesinden
“Nereye götürüyorsunuz lan, daha hesabı ödemedi,” diye seslendi barmen. “Atacaz sokağa. Gitsin nereye giderse,” dedi biri ben hesaba bakarken. Hesap kol gibiydi. “Abi bu ne ya, biraz kol gibi sanki,” dedim. “Kırdırma lan kolunu yamuk, yerken-içerken iyiydi,” dedi barmen. Kol kırılır yen içinde kalırdı, sustum. Ben cepleri boşaltırken küfreden herif benim çerezleri yiyordu. Yemesi küfretmesini kesmedi. Son iki Antep fıstığını da diğer kolumdaki öğüttü.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.