Bu Hasan Ali Toptaş’ın okuduğum 2.kitabıydı.
Yazarın dilini çok seviyorum elinizde kitap adeta su gibi akıyor.
İçinde kendimizden bir parça mutlaka buluyoruz.
Kitaba gelince HAT bu kitabında toplumun duyarsızlığından bahsetmiş,bahsederken de yüreklerinize dokunacak bi hikaye seçmiş.İnsanların acısına toplumun nasıl seyirci kaldığını,bazı insanların bunu nasıl prim yapma haline getirdiğini görüyorsunuz.
Roman tipik bir HAT romanı. Duvarda asılı duran halının geyiklerinin canlanması, ölmüş insanların hayallerinin görünmesi gibi postmodern anlatılar yine var. Zaten roman adeta örnek bir postmodern roman.
Gözünden yaş yerine taş dökülen Güldiyar onun acısını ranta çeviren, merhametsiz ve ucu bucağı belli olmayan, kör kuyu bir despotik sistem var. İyi insanlar, merhamet sahipleri ya sindirilmiş ya öldürülmüş. Merhamet bekleyenler ise öylece kalakalmış.
HAT, bu romanında dünya hayatı, masumlar ve zalimler, iyiler ve kötüler, kapitalizm, totaliterlik gibi konuları isimlerini bile zikretmeden metaforlarla, alegorik bir şekilde anlatıyor. Bu anlamda üst düzey bir sanat eseri olduğu ortada. Okunması kolay lakin anlaşılması güç bir roman Beni Kör Kuyularda…
.
.
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar