Korku cezadan çok daha beterdir çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar , o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
İnsanın vedalaşmak için ne kadar az zamana ihtiyacı olduğunu ve yanında götüremeyeceğini bilince her şeyin ne kadar değersiz göründüğünü fark edip korktu.
Bir toplum teknolojik olarak gelişmiş olduğu veya maddi zenginlik içinde yüzdüğü için iyi durumda olarak görülmemelidir. Eğer toplum insanlarına hayatlarının mümkün olduğunca çok yönünden zevk almaları için şans tanıyorsa ve daha da büyük zorluklar peşinden giderek potansiyellerini geliştirmelerine izin veriyorsa o zaman iyi olarak kabul edilmelidir.
İnsanlar hayatta ilerledikçe, gençliğin umut vadeden cahilliğinden , yetişkinliğin ciddiyetine geçince eninde sonunda giderek artan bir şekilde rahatsız edici bir soruyla karşılaşırlar:" Hepsi bu mu?"
İnsanlar başarmak istediklerine çok odaklanıp içinde bulundukları andan zevk almayı bıraktıklarında sorun çıkar. Bunu yaptıklarında mutlu olma şanslarını kaçırırlar.
Mutluluk aslında her bir kişi tarafından hazırlanılması, yetiştirilmesi ve özel olarak savunulması gereken bir koşuldur. Kendi iç deneyimlerini kontrol etmeyi öğrenen insanlar hayatlarının kalitesini belirleyebilirler ve bu da her birimizin mutlu olmaya en çok yaklaşabileceği durumdur.
Keşfettiğim şey mutluluğun başa gelen bir şey olmadığıdır. İyi talihin veya rastgele şansın sonucu değildir. Paranın satın alabileceği veya gücün emir verebileceği bir şey de değildir. Dış olaylara değil onları nasıl yorumladığımıza bağlıdır.