Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Özlem Bulut
Özlem Bulut
@Ozedizciko
93 okur puanı
Ekim 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Alex Michaelides’in yazdığı ilk roman olan Sessiz Hasta, 2019 Goodreads’de yılın en iyi gerilim romanı ödülünü almış, New York Times çok satanlar listesinde 46 hafta kalmış, çok zekice kurgulanmış sofistike bir eser
Kitabın konusuna gelirsek, yetenekli bir ressam olan ve çarpıcı eserler yapan Alicia Berenson’un, çok sevdiği fotoğrafçı eşini, suratına beş kez ateş ederek öldürdüğü iddia ediliyor. Tutuklanıyor, ancak olaydan sonra hiç konuşmadığı ve normal davranmadığı için Grove Akıl Hastahanesi’ne naklediliyor. Kırk iki yaşındaki psikoterapist Theo Faber, bu olaya özel bir ilgi duyuyor ve Alicia’yı o derin sessizliğinden kurtarabileceğine inanıyor ve bu nedenle Grove Akıl Hastahanesi’nde çalışmaya başlıyor. Acaba Alicia gerçekten de çok bağlı olduğu kocasını öldürdü mü? Neden olaydan sonra hiç konuşmadı? Gerçekten de akıl hastası mı?
Çok fazla aksiyonu olmamasına rağmen kendisini hızla okutan, sürükleyici, merak uyandırıcı, acayip ters köşe sonuyla etkileyici bir kitaptı. Sonuna kadar diğer polisiye gerilimlerden pek de farklı bulmadığımı ama son bitirişe bayıldığımı söylemeliyimYine de ben yazarın Yitik Kızlar kitabını, Cambridge Üniversitesi atmosferinden dolayı sanırım bi tık daha fazla sevdim
Cambridge Üniversitesi’nde okurken aşık olup evlendiği eşi Sebastian’ın ölümünün üzüntüsünü bir türlü atlatamayan Mariana, Londra’da grup terapileri yaparak hayatını sürdürmektedir. Bir gün Cambridge Üniversitesi’nde okuyan yeğeni Zoe’den bir telefon alır. Zoe, üniversitedeki en yakın arkadaşının bir cinayete kurban gittiğini haber verir. Annesi ve babasının ölümüyle zor günler geçiren Zoe için çok endişelenen teyzesi Mariana, hemen üniversiteye yeğeninin yanına gider. Zoe’ye destek olmak isterken, kendisini katilin peşinde bulur. Üniversitede, Yunan Trajedisi konusunda popüler bir hoca olan Edward Fosca, Mariana’ya göre baş şüphelidir. Kendisine hayran Genç Kızlar Kulübü’ndeki diğer kızlar da teker teker öldürülmeye başlayınca, Mariana için katilin Fosca olduğunu kanıtlamak şart olur
Kitabın kurgusu çok güzeldi. Arada katilin dilinden yazılan bölümler okuyucuyu farklı kişilere yönlendirmeye çalışsa da ben en başından beri katilin kim olduğunu tahmin ettim ama bu yazardan kaynaklanmıyor tabisi benim bu türde okuduğum çok fazla kitapla ilgili deneyimlerimden dolayı. Çok hızlı okunan, sürükleyici ve keyifli bir eserdi. Cambridge Üniversitesi’nin muhteşem doğası, kampüs ortamının güzelliği de ayrıca çok ilgimi çekti, hemen oralara gidesim gezesim geldi
“Nasıl yani Össslemmm? Ne demek bi kediyi terk etmek Össslemmm? Sen beni mi terk edeceksin Össslemm?”
2024’ün ilk haftasına en sevdiğim Japon yazar Murakami’nin üç kitabıyla başladım. Yıla nasıl başlarsam öyle geçeceğine göre, efsane bir yıl beni bekliyor demektirinşAllah Bir Kediyi Terk Etmek, Murakami’nin çocukluğundaki anıları ve babasıyla ilişkileri hakkında, Gao Yan’ın muhteşem ilüstrasyonlarıyla zenginleştirilmiş otobiyografik bir eser. Bir kahve içimi zamanda keyifle okudum
Okur Takip Önerileri
Yusuf Atılgan’ın 1959 yılında yazdığı Aylak Adam’ı, Albert Camus’nun 1947’de yazdığı Yabancı’ya çok benzettim, hunharca bir esinlenme hissettim Aylak Adam, Bay C’nin işsiz oluşu, serseri hayatı, paraya ihtiyacı olmayışı, kadınlarla olan ilişkisi, onlara bağlanamayışı, toplumsal normlara ve genellemelere karşı çıkışı, hatta denizde yüzerkenki düşünceleri bile Yabancı’daki Mersault’a benziyor; tek bir farkla Mersault’un hayattan hiç bir beklentisi yok, tamamen ümitsiz bir vaka, Bay C’nin aradığı ve kendisini hayata tutacağını düşündüğü bir kadın var Bayan B
Yusuf Atılgan’ın yazım dilini, karakterlerini psikanalitik yönden ele alışını, tarzını Camus’ya çok benzettim hatta bir Camus kitabı okuyor gibi hissettim. Bu benzetme ve esinlenme şüphesi dışında Aylak Adam muhteşem bir eser, eğer özgünse şahane değilse de üzgünüm
Sırtında kahverengi bir yıldız olan bembeyaz bir koyunun peşinde sürüklendiğimiz, gizemli, büyülü ve çok çarpıcı yani yine klasik şahanelikte bir Murakami kitabıydı Yaban Koyununun İzinde Genç bir reklamcı olan kahramanımız, eşinden ayrılmış, yalnız yaşayan bir adam. Bir gün yaptığı bir reklamda kullandığı koyunların olduğu bir fotoğraf yüzünden tehdit edilir. O fotoğrafta Japonya’da olmayan hatta belki tüm dünyada bilinmeyen farklı tür bir koyunu bulmak için, yaşadığı Tokyo’dan ayrılıp, güzel kulaklı kız arkadaşıyla birlikte Hokaydo’da bulunan ıssız Junitaki Kasabası’na gider. Yalnızlık temasını çok derinden ve etkileyici bir biçimde işleyişiyle; insanın koyunlaşması metaforuyla, içerdiği alegorileriyle; muhteşem kış atmosferiyle ve esrarengiz konusuyla çok severek keyifle okuduğum bir kitaptı
