Benim savaş ilkelerim dört cümleyle özetlenebilir. Bir: Yalnızca galip gelen şeylere saldırırım, gerekirse bunlar galip gelene kadar beklerim. İki: Müttefik bulamayacağım, karşısına tek çıkacağım, yalnızca kendimi tehlikeye atacağım şeylere saldırırım... Ken- dimi tehlikeye atmadığım tek bir adım dahi atmam, benim adil davranış kriterim budur. Üç: Asla insanlara saldırmam. Ben insanları yalnızca güçlü birer büyüteç olarak kullanırım; kapsayıcı olsa da usul usul ilerleyen, zaptedilmesi neredeyse imkânsız olan zorlu durumları görünür kılan bir büyüteç. İşte böyle saldırırım David Strauss'a. Daha doğrusu, eskiyip çürümüş bir kitabın Alman "eğitimindeki" esaslı başarısına bir saldırıdır bu. O eğitimi de suçüstünde yakaladım bu arada... İşte böyle saldırırım Wagner'e. Yani kurnazların varlıklılarla, geç kalmışların büyüklerle karıştırıldığı “kültürümüzün"içinde bulunduğu yanlışlıklara, içgüdü melezliklerine. Dört: Kişisel farklılıkları söz konusu etmeyen, geçmişinde kötü deneyimleri bulunmayan şeylere saldırırım.