Bir sabah güneşin ilk ışıklarıyla aşkın kırmızı peleriniyle sardım, kendimi.
Düşlerimdeki renkler hayat buldu, gözlerinde.
Seninle tanıştığım gün,
gökyüzü daha mavi,yalnızlık bıçak gibi keserken ruhumu...
"Kalbim, resminin renkleriyle dans ederken, şiirlerim senin gözlerinden doğar. Senin sanatın, ruhumu sonsuza kadar sarmalar ve hayata bir anlam katar."
Yankılanan sessizlik,
Gözlerinde kaybolurum.
Yitik zamanın izinde,
Bir an için dururum.
Sonsuzluğun sırrını ararım, Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde. Bir anlam arayışı içinde,
Karanlığın kucağında kaybolurum.
Güneşin ışığı bile bana yabancı, Gölgenin derinliğinde kaybolurum. Bir umut ışığı ararım,
Karanlıkta titreyen bir yıldız gibi.
Anlamın sırrını çözmek için,
Kelime denizlerinde yüzerim.
Bir çığlık arayışında,
Sessizliğin içinde kaybolurum.
Yalnızlık bir çiçek açar,
Gecenin koynunda, sessizce.
Ay ışığında büyür, serpilir,
Gözlerde parlayan bir damla yaş gibi.
Hüzünle yoğrulmuş toprakta,
Umutsuzluğun gölgesinde.
Rüzgarla dans ederken,
Bir umut taşır dalında.
Her sabah güneşle uyanır,
Yeni bir günle umutlanır.
Ve yine geceye kavuşur,
Yalnızlık çiçeği, yalnızca yaşar.
Anne girmem bu oyuncak dükkanına,
Orda toplar, tayyareler, tanklar var.
Seviyorum söğüt dalı atımı
Tekme atmaz, ısırmaz.
Ben yaşamak istiyorum,
Bir ağaç gibi,
Serile serpile, boylu boyumca.
Karınca kararınca değil ama.
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin , dişlerin ve akpak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla
Selam! Alın teriyle ekmek yiyen herkese.
Selam! Bu günü hazırlayan ölüye.
Selam! Saçlarından asılan, tabanından çivilenen diriye.
Selam! Seksen ayak merdivenli kara yüzlü binanın üst katından atılan, berrak gözlü, paramparça cesede.
Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez,
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden uğultudur başlar kulaklarında,
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık,
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın,
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine,
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
"Neden kör olduk, bilmiyorum.Belki günün birinde bunun sebebi bulunur.Ne düşündüğümü söylememi ister misin, Sonradan körleşmedik, hep kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler".
"Her şey zamanla silinir. Yaşantının tabiatıdır bu.Daimilik bir yanılsamadır, gün gelip Güneş sistemi de paramparça olacaktır. " Böyle düşünmek rahatlatıyor insanı!