“Delirmeden çıkılmaz bu yola
Her yanından su alan gemilerimle
Buradan nasıl geçemeyeceğimi
Ne yapsam geçemeyeceğimi
Dur durak bilmeden geçemeyeceğimi
Sana defalarca yenilmek istiyorum.”
Geldiği dünyaya gideceği dünya kadar yabancı bir ruh niye çırpınır durur? Çırpınırken batması ile çıkması aynı kıyıya ise kime üzülünür? Üzüntü bir ruh büzüşmesi midir? Zaman ve iklim değişince açılır mı?
“Boşluğu görüp boşluğa karşı bir çocuk gibi,bir delikanlı gibi,hayatı bilmeyen,az yaşamış,görgüsü körpe bir insan gibi böyle çırpınışı,direnişi ,çabalaması da bir o kadar boş değil mi?”