Ayşegül Hanım

Ayşegül Hanım
@Pattisss
“En iyisi yürüyerek gidilir yaşamaya”
382 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
“Saatin kendisi mekan,yürüyüşü zaman,ayarı insandır. “
Türk edebiyatında zaman diyince akla ilk Ahmet Hamdi Tanpınar gelir. Vefat etmeden 6 ay öncesinde yazıp bitirdiği bu roman absürtlüğü ve çizdiği umutsuz tabloyla aslında onun toplumumuza bakışını anlatır. “Nuri Efendi ve Halit Ayarcı işte benim hayat mekiğim bu iki kutup arasında dolaştı. Birini çok gençken insanlara ve hayata gözlerim henüz yeni açıldığı sırada tanıdım. Öbürü tamamlanmış sandığım bir zamanda karşıma çıktı. Fakat bu ayrı meziyette,aynı meziyette insanlar bütün zaman ayrılıklarının üstünden hayatımda bir daha ayrılmamak üzere birleştiler. “Romanın ana karakteri Hayri ile Hamdi isminin de örtüşmesi Ahmet Hamdi’nin hayatından izler taşıdığı hissi uyandırır. Romanın birinci kısmı olan “büyük ümitler” Tanzimat öncesini “küçük hakikatler” ve “sabaha doğru”bölümleri Tanzimat dönemini son bölüm olan “her mevsimin bir sonu vardır” ise Cumhuriyet döneminin başlarını ve devamını işler. Kitapta medeniyetimizin kaldığı Doğu ve Batı arasındaki ikilem çok güzel yansıtılır. Nuri Efendi doğuyu Halit Ayarcı ise batıyı temsil eder. “Yeni ne olursa olsun güzeldir” anlayışıyla hareket eden olaylarda çoğu yerde ironik bir durum ve topluma bir eleştiriyle karşılaşırız. Batılı devletlerin biliminin ve düşüncesinin yüzeysel alınıp geçmişten getirdiğimiz köklü kurumlarınsa reddedilmesi ve atılmasının toplumu düşürdüğü durum anlatılmıştır. Tanpınar bir milletin yaşadığı tüm değişimleri,devrimleri yaşayıp görmüş ve ülkemizin içinde bulunduğu durumunu gözlemleyip bir köşede bize resmetmiştir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342.2k okunma
Reklam
360 syf.
·
Not rated
Ah Anne Frank
Anne Frank’ın hatıra defteri bir genç kızın doğum gününde hediye olarak gelen defterine -hayali arkadaşı “Kitty” e -yazdığı otobiyografik bir günlüktür. Anne iki yıl boyunca ailesiyle birlikte Hollanda’da babasının iş yerinin gizli bir bölümünde Nazi işgalinden saklanırken yaşadıklarını gün gün kaydeder. Bir genç kızın bir yandan dışarda akan hayatı merak ederken güneşe ve gökyüzüne hasret bir yaşam sürdürürken bir yandan da yakalanmaktan korkarak büyüdüğü her geçen gün kendini de tanıyarak olgunlaşmasının sayfalara döküldüğü bir günlüktür. Anne çok zor şartlarda geçirdiği,temel ihtiyaçlarını bile düzgünce sağlayamadığı bu ortamda her gün ders çalışır kelime ezberi yapar ve hayaller kurar. Bir gün herkesin tanıdığı ünlü bir yazar olacağım der ve gerçekten de herkesin tanıdığı adından bahsettiği bir yazar olur. Bu kitap da en çok okunanlar listesinde yerini alır. Kitabın en etkileyici yönü de bu sanırım. Kendisi bile on iki yaşındaki bir kızın günlüğünü kimse merak etmez diyerek bu günlüğü kaleme alır ancak bu günlükten tüm dünyanın haberi olacaktır. Bir gün radyoda duyduğu Nazi soykırımına ait tüm delillerin toplanacağı haberiyle bu günlüğü tekrar düzenler. İki yıl sonunda maalesef yapılan bir ihbarla Anne ve ailesi yakalanır.Tüm ailede sadece hayatta kalan babasıdır ve Anne’nin dileğini gerçekleştirerek kitabı bastırır. Dilerseniz o dönemi daha iyi anlayıp yorumlayabilmek için Schindler’in Listesi ve Can Dostum Anne Frank filmlerini de izleyebilirsiniz.
Anne Frank'ın Hatıra Defteri
Anne Frank'ın Hatıra DefteriAnne Frank · Epsilon Yayınevi · 20237.5k okunma
520 syf.
·
Not rated
Kitap aslında Jack London’un yarı otobiyografik bir romanı. Annesini babasını kaybetmiş sadece ilkokul okuyabilen Martin’in bir gün arkadaşı Arthur’un evine gidip o eve evin ortamına daha doğrusu bu sınıftaki insanlara hayran olmasıyla başlıyor. Tabi bunda arkadaşının kız kardeşi Ruth’un etkisi büyük. Bundan sonra Martin için tam bir hayat mücadelesi başlıyor. Sevdiği kıza layık olabilmek umuduyla önce argoyla dolu konuşmasını daha sonra okuduğu kitaplarla resmen kendisini değiştiriyor, donatıyor. O kadar araştırıyor ve kitap okuyor ki yüksekokul okuyan çeşitli unvanlara sahip birçok kişiden birçok alanda daha bilgili oluyor. Bir yandan da yazmaya yöneliyor ve sevdiği kızla arasındaki sınıfsal farkı giderebilmek için bu alanda adını duyurabilmek istiyor. Aslında Jack London’ın yazarlığının başlangıcını anlatan bir roman. Ne zaman ki kız Martin’den ümidini kesiyor ve onu çevrenin sözüne uyarak bırakıyor Martin de hayattan ümidini kesiyor. Tam bu zamanda öyküleri yazıları dergilerde çıkmaya başlıyor ve Martin birden içinde olmak istediği burjuva sınıfının aranan ismi olarak buluyor kendini. Ancak Martin içinse artık o kalabalık,okuyan ama düşünmeyen sadece popüler olanın peşinden giden kafası çalışmayan bir topluluk,bir hayal kırıklığı olarak kalıyor. Yazarken bana kendimden başka kimse inanmıyor diyen Martin’in çaresizliği ünlü olduktan sonra “Ben açken neredeydiniz? Tüm bu yazıları o zaman yazmıştım, neredeydiniz?”sorularıyla dalgaların arasında kayboluyor…
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202393k okunma