Günümüzde teknolojideki baş döndürücü ilerleme ve kitle iletişim
araçlarının yaygınlaşması, bilginin belki de gelmiş geçmiş en
büyük silah olarak kullanılması konusunu kaçınılmaz bir şekilde
önümüze getiriyor. Bilgi yoluyla zihin ve davranış kontrolü her birimizi
bireysel olarak ilgilendirdiği için sanıldığından çok daha büyük
bir öneme sahip. Zira bireyin bilinçlenmesi, toplumsal zihin
kontrolünü güçleştiren en önemli faktörlerden biri ve zihin kontrol
mekanizmaları en çok da bu alanda işletilmekte.
Mevlana şöyle yazmış: "Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım." Hayata yabancılaştıran iletişim ise bizi "doğruluk ve yanlışlıkla ilgili bir düşünce dünyasına, yani yargılar dünyasına hapseder. Bu öyle bir dildir ki insanları ve onların yaptıklarını sınıflandıran, iki zıt gruba ayıran sözcüklerle doludur. Bu dili kullandığımız da, zihnimiz kimin iyi, kimin kötü; kimin normal, kimin anormal; kimin sorumlu, kimin sorumsuz; kimin zeki, kimin cahil vb. olduğu ile meşguldür, böylece insanlan ve davranışlarını yargılarız.