Kapitalist toplumlarda kentler asimetrik ve çarpık bir gelişme gösteriler. Zenginler yalıtılmış korunaklı ve insan doğasına ve ihtiyaçlarına uyarlanmış alanlarda yaşamlarını sürdürken. Yoksullar kötürümleşmiş işlevsiz inssan doğasıan ve sağlığına uygun olmayan alnalarda ağır iş yükü ve yoksul içinde yaşmaya mahkum edilmişlerdir
Bu yüzdenden deprem gibi doğal afetlerde insanların hayatlarını kaybetmesi zenginlerin umurlarında değildir. Bilim çevrelerinin tüm uyarılarına rağmen olası istanbul depreminde ortaya çıkacak yıkıcı tablonun bilinmesine rağmen hiçbir hazırlık ve çaba görülmemektedir.
Kentsel dönüşüm poliitkası ise bütünü ile sermayenin ve mütehatilerin gereksinimlerine udurumuş bir ekonomik modeldir ve ağır işlemektedir.İstanbulu yeniden inşa etmek ve depreme dayanklı hale getirmek büyük ekonomik maliyetir.İstanbul bugün bir distopya şehridiri. sadece deprem tehditi altında oldğu için değil köyden kente göç ile birlkte ortaya çıkan kentleşme modelinin yarattığı çelişkilerden dolayı. Günde 12 saat çalışan tıka basa metrübüslerde yolculuk yapan, banka kredisi ile satın alaıdğı araç ile saatletce trafikte sürünen döne döne park yeri arayan günlerce hastahane randevusu kovalayan konut krizi yüzünden barınma ihtiyaçlarını karşılayamayan insanların içinde yaşadığı doğadan ve insan ihtiyaçlarından tamamen arındılmış kaotik bir şehirdir.
@smallbox https://1000kitap.com/atoparli
Yusuf süresi özetle diyor ki ; Unutma! Her imtihanın sonunda mutlaka bir mükafat ,bir ödül vardır ; bütün mesele ,çıktığın imtihan yolculuğunda gösterilen sabır ve tahammüldedir...!!!