Evin her yeri asla örtünmediğimiz, her parçasının benim çocukluğumdan çalınmış bir gün olduğuna inandığım ve nefret ettiğim battaniyelerle doluydu. Bana ait olması gereken dakikaları eğirip parmağına dolamış, bensiz motifler örmüş; yanıma gelmesini beklediğim zamanlar kırk yama battaniyelere dönüşmüştü ellerinde. Yine onlardan birini, benden esirgediği parmaklarıyla okşuyor, beni görmeyen gözleriyle televizyondaki kadın programlarından birini izliyordu.