Pınar Nur

Pınar Nur
@Pnrnur
Ocağındaki kül olabilirim, sadece kül olsam ne fark eder ki? Yada odandaki bir pencere, sadece boş bir alan olsam ne fark eder ki? Yada kum saatinde bir saat, geçip gitsem ne fark eder ki fakat dayanacağım çünkü ben seninim; ölsem ne fark eder fakat ölmeyeceğim çünkü ben seninim veya eğer seni kaybedersem seni kaybetmek demek seni bulmak demekse?
Sayfa 14
Reklam
Çok sevgili Aliye,
Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün bir tek gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak, Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
Sayfa 25
Bazılarının hiç bilmedikleri konularda kaskatı görüşlere sahip olmasından daha aptalca bir şey yoktu herhalde.

Reader Follow Recommendations

See All
“Her şey akar” demişti Herakleitos. Her şey hareket halindedir ve hiçbir şey sonsuza dek kalmaz. Bu yüzden de “Aynı ırmağa iki kez giremeyiz”. Çünkü ikinci kez ırmağa girdiğimde ben de değişmiş bulunuyorum, ırmak da.
Eşit olmadığımızı, olamayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.
Reklam
Her alanda, asıl yenilgi, unutmaktır, özellikle de sizi neyin gebertmiş olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir. Bizler, mezarın önüne geldiğimizde, boşuna şaklabanlık yapmaya kalkışmamalıyız, öte yandan, unutmamalıyız da, tek sözcüğünü bile değiştirmeden her şeyi anlatmalıyız, insanlarda gördüğümüz ne kadar kokuşmuşluk varsa, hepsini, sonra da yerimizi sıradakine bırakıp, uslu uslu inmeliyiz deliğin içine. Tüm bir yaşamı doldurmaya yetecek bir uğraştır bu.
Sayfa 41
İnsanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin “ölmüş” olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum. Hayvanlar ölümü anlıyor ama insanlar anlayamıyor. Can denen şey, her türlü yaralanmaya, berelenmeye açık haldeki insan bedeninden bir saniyede çıkıp gidiveriyor ve insanlar bunun sonucunda aklını kaçıracak kadar sarsılıyorlar. “Tanrım, daha bir iki saat önce nasıl da canlıydı, nasıl da kahkahalar atıyordu, şimdi nasıl yok olabilir” diye tekrarlayıp duruyorlar. İnsanın algılama gücünü zorlayan bir durum bu. Hayatımıza, varoluşumuza yüklediğimiz hiçbir kavramla bağdaşmıyor. Sahiden her şey saçma mı, hayatın hiçbir anlamı yok mu? Bence öyle! Yok, hiçbir şey yok. İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.
Yaşarken gerçeklik hissi vermeyen bir yaşam ne kadar uzun sürerse sürsün,bir anlamı olmayacağı kanısındaydım.
Bilinmelidir ki, görmek için bakmak, öğrenmek için dinlemek her zaman yapılması gereken doğrudur. Önce kendimizi görmeli, önce kendimizi işitmeliyiz. Kendi varlığına gafil olanlar, yaptığı her şeye de gafildirler, hataları doğru zannederek hem kendilerine, hem de etraflarına zarar verirler.
Korkuların olacak ama bu korkular yaşamanı kısıtlamasın. Korksan da yapman gerekeni yapmaktan uzaklaşma.
Reklam
Yadigârlarım -II
İnsanın doğası böyledir. Sever, gerekirse sevmez görünmeye çalışır; fakat başarılı olamaz. Kendisini de aldatmaya uğraşır ama yapamaz.
Kalbimde Aşkınız
Gözünüzün rengi nasıldır bilmiyorum, Çünkü ne zaman baksam gözlerim kamaşıyor.
Sayfa 115Kitabı okudu
Bazı şeylerin değerinin anlaşılması için zaman gerekir.
Dostluk
Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabiliyorum sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim.
Sayfa 26
Bir hastayı önce dinlemezseniz, nasıl tedavi edeceksiniz?
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.