Sena
Sena
@Polyanaveben
26 June
41 reader point
Joined on January 2022
Okuduğum ilk murakami kitabı.
Kitap 7 öyküden oluşmaktadır. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi karakterler her seferinde farklı sebeplerle kadınsız kalıyor.
Neden bu erkekler kadınsız?
Kadınsız yaşam nasıl olmaz?
İnsanın doğasında kadın-erkek ilişkisi olmak zorunda mıdır?
Sadece kadınlar mı aldatır?
Erkekler kadından ne istiyor?
Aldatılan ve terk edilen erkek nasıl hisseder? Vb.soruları kitabı okumaya başladığınız gibi kendinize sorarken buluyorsunuz.
Kitapta 7 farklı ve özgün öykü var. Bu öyküde aldatılan, duyguları bir kenara itilen, yaşanmışlıkları heba olan, aşkın önemini yitirdiği, hayallere varamayan erkekler var. Bu erkeklerin duygusal Boşluğu, duygusal ve düşünsel konuşmaları, varoluşsal sancıları, kendileri ve yaşanmışlıkları ile geçen içsel diyaloglar özgün öyküler içine entegre edilerek kurgulanmıştır. Yazarın üslubu, gözlemleri, olayların akıcılığı, kurguların sadeliği, karakterlerin kişilikleri son derece etkileyici ve güzel.
Erkeği kadını değil! Mevzu başlı başına hiçkimsenin kimseyi anlamadığı duygularına, düşüncelerine önem vermediği enteresan bir çağdayız. Ancak şuda bir gerçek.. Kadınların erkekleri, erkeklerin de kadınları anlamadığı kesin. Kitabı okurken erkeklerin de üzüldüğünü, ağladığını, yıkıldığını, ruhsal olarak yok olduklarını vb. "Hissedebiliyorsunuz." en önemli şeyde birinin ne demek istediğini anlamak değil hissetmektir. Bu yüzden hisler ağırdır. Kitap tek kelimeyle "empati" kitabı. Ruhlarda bırakılan acılara şahit olmak için okunması gereken bir kitap.
Herkese iyi okumalar
Deli kimdir?
Deli nedir?
İnsan neden deli olur?
Sadece insan mı deli olur?
Amansız ve ağır bir çok soru..
Kitabı okumaya başladığınız gibi karamsar ve boğuk bir hava etrafınızı sarmaya başlıyor.
Kitap 21 öyküden oluşmaktadır. İçindekilerin hepsi kadın. Ve bu kadınların hepsi deli. Hepsinin başına gelen olaylar ve onların içsel yapısı.
Kitap son derece ağır. Hem dil yapısı Hem kullanılan görseller hemde içeriği..
Kitapta insan neden deli olur sorusu üzerine yola çıkan yazar, her hikayesinde bu konuyla ilgili olarak piskolojik unsurlarında içerisinde yer aldığı bazı önemli konulara değiniyor. İnsanı asıl meraka iten soru peki insanı ne delirtir? Sorusudur. İnsanı ya yaşadığı, ya da yaşayamadığı delirtir.
Kitap ağır olduğu için herkese tavsiye etmiyorum. Dili ve içeriği yer yer anlaşılamaz gelebilir. Yazarın kitabın içeriğini sadece kadınlar üzerinden işlemesi bazıları açısından feminist bir düşünce gibi görünebilir. Ama öyle değil. Yazar kadınların acılarını ve yaşanmışlıklarını sadece kadınlara değil tüm okuyucularına "deli" kavramı üzerinden anlatmaya çalışmaktadır.
Neden bunca kadın deliriyor? Başkasının acısını duyamıyor muyuz? Bunca acı ve ıstırap insanı neye itiyor? Üzüntü kadını ne hale getiriyor? Bu soruları deliren kadın yaşanmışlıkları üzerinden bazen mübalağa gibi gelebilecek cümlelerle bizlere aktarıyor.
Bence insan büyüdükçe delirir. Hayatın bize çizdiği çerçeve bizi deliliğe iter. Bunca bilinmez ve anlaşılması güç durumlar içinde aklı başında yaşamak deliliktir.
İyi okumalar
Rabarba:
Boşluğu dolduran gürültü.
Tamda kitabın adından anlaşıldığı gibi hayatın hengamesi içinde herkesin oluşturduğu bu kalabalık ve amansız uğultular ve manasız gelen sesler..
Kitap 10 öyküden oluşmaktadır. Bireyin yaşanmışlıklar içinde yaşadığı yalnızlığı, çaresizliği, kaybolmuşluğu, içsel hesaplaşmalarını, kendini sorgulamasını, depresif ve melankolik ruh halini okuyoruz. Yazarımız bunları bize genç bir erkeğin dünyasından yansıtıyor. Yani genç bir erkeğin dünyasına konuk oluyoruz.
Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman bir arada yer alıyor. İçsel ve karşılıklı konuşmalar ağırlıkta. Betimsel ve analize dair cümlelerin varlığı insanı büyülüyor.
Yaşantılar insanı var eder. Yazar son derece ince ve sık düşünerek kalemini tamda bu doğrultuda kullanmış.
İnsanın duvarlar ve sokaklar arasında yaşadığı varoluşsal sancılar.. Yaşadığı ve söyleyemediği o kelimeler..
Kitabı okurken kendimi bulduğum o muazzam ve ağır cümleler.. Çok şey söylemek gerek bazen ama kendini kendin bile çözememişken yaşanılan o tüm anlardaki acı ifadesizlik..
Kendini bulmak isteyen herkesin okumasını öneririm.
İyi okumalar
Reader Follow Recommendations
Tabuların yıkıldığı ve baba sevgisinin en keskin çizgilerle hissettirilip gösterildiği muazzam bir kitap. Şiirsel ve betimsel bir dille yazılıp çocukların kalplerini ısıtan, ısıtırken düşündüren, düşündürürken resmettiren harika bir kitap. Yazarın her kelimesi sihirli bir dokunuş bırakıyor. Yazarın annemin çantası adlı kitabının ikinci serisidir. Baba ve anne rolünün olması gerektiği kalıbını yıkıp çocukların hayal dünyası içinde yeniden oluşturuyor. çocuklar sara şahinkanatın kitaplarını okurken olan ve olması gerekeni idrak edebiliyor. Kesinlikle her öğretmenin her çocuk sahibi bireyin kitaplığında ve evinde bulundurması gereken kitaplardan biri. Hem konusu ile hem de resimleri ile zevk alarak okuyacağınız bir kitap.
Çocukların hayal dünyasının içinde bizlerde daima daha mutlu ve renkli yarınlara varacağız. İyi ve keyifli okumalar
