Kardelen S.
@Primulavulgaris
Öğrenci
Yüksek lisans
6 reader point
Joined on December 2022
Okuma Hedefleri
Bir tiyatro oyunu hayat sorgulatır mı?
Bu kitabı çerezlik diye düşünerek elime almıştım, ilk sayfadan bunun koca bir yanılgı olduğunu fark ettim. Elias, kendi dönemine göre (ki bu da 80-90 seneleri oluyor) bile demode kalmış bir edebiyat öğretmeni. Lise son sınıf öğrencileri ile yaptığı bir ders sırasında, incelediği tiyatro oyunu Elias'a adeta bir tokat etkisi yapıyor. Hani derler ya hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor, tam da o durumu yaşıyor Elias. Kitap çok uzun bir zaman diliminde geçiyor gibi bir izlenim yaratıyor, bunun sebebi de karakterin kendi hayatını flashbackler ile anlatıyor olması. Üniversite hayatını, genç yetişkinlik hayatını adeta bir sinema filmi izler gibi tekrar yaşıyor. Spoiler vermeden içeriğini anlatmam güç olacak fakat, kitabı tek bir cümle ile özetleyecek olsam, kitabın içinde de geçen ve Norveç edebiyatının en ölümsüz cümlelerinden biri sayılan "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz" olur. 
Mahcubiyet ve Haysiyet
Sorunlar onlardan kaçarak çözüme kavuşur mu?
Hikayemiz, Hoa ve Dale'ın ergen oğulları ile mücadelesi sırasında, kafa dağıtmak için Meksika seyahatine çıkmaları ile başlıyor. Bir yol hikayesi aslında, bunu hem mecaz hem de gerçek anlamı ile kullanabiliriz. "Birini gerçekten tanımak istiyorsanız onunla yolculuğa çıkın" denmesinin sebebini de bu kitabı okurken çok daha iyi anladım. Kitap bazı bölümlerinde çok yavaş ilerlerken bazı bölümlerde adeta bir aksiyon filmi izliyormuşsum hissi uyandırdı bende. Kimi zaman karakterleri omuzlarından tutup silkelemek istedim. Bu kitabı çok kısa bir ifade ile anlatmam istense sanırım şunu söylerdim:
Bir problem varsa ve çözüme kavuşturulması gerekiyorsa, bu çözüm kesinlikle problemden kaçarak gelmeyecek.
İz
Bazı bölümler kitabı henüz okumamış olanlar için spoiler niteliği taşıyabilir, bilginize
Kitap başta oldukça akıcı ilerliyor aslında. Bir grup araştırmacının kazara buldukları ve nüfusunun tamamen kadınlardan oluştuğu bir ülkeye gelmeleri ile olayın içine giriş yapıyorsunuz. İlk 20-30 sayfası çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Sonrasında ne olacak acaba duygusu ilerleyen sayfalarda git gide azalıyor. "Kadınlar isterse her şeyi başarır" teması bazı yerlerde öyle anlatılmış ki, neredeyse zorlama bir hal almış. Mantık hataları ve bitmeyen olay örgüleri de işin içine dahil olunca bir noktadan sonra kitabı bitirmek benim için çok zor oldu. Yarım bırakmayı hiç sevmediğim için kitabı bitirmeye zorladım kendimi.
(Buradan sonraki görüşlerim bazı okurlar için spoiler içerebilir, dikkatinize)
Kadınların erkekler olmadan başardıkları her olayda cinsiyet özelliklerini kaybetmiş olmaları kitapta tekrar tekrar vurgulanıyor. Cinsiyetsiz görünen ve çocuk sahibi olma isteğini içlerinde büyüterek hamile kalan bir topluluk, eğitime çok önem verdikleri halde ve dış dünyadan haberdar oldukları halde asla orayı merak etmeyen kadınlar olarak betimleniyor. Dürüst olayım, bir noktadan sonra hikaye çember çizmeye başlamış gibi hissettirdi bana. Belki tek seferde fark etmeyeceğim detaylar var, ikinci bir okuma daha gerekiyordur fakat, ikinci bir okuma daha yapar mıyım bilemedim. 
Kadınlar Ülkesi 
Charlotte Perkins Gilman
