Empatiyi son dünya savaşından önce geliştirmiş olması gereken insan ırkının geç kalarak empatinin değerini sonradan anlayıp, geliştirmeye başladığı, ancak androidlere empati duymaktan kaçınmaları üzerine onlara karşı olan empati silahını bizzat androidlerin insanlar üzerinde kullanması sonucunda empati devrelerimi yakmış kitap.
Kitabın en ilgi çekici yanı insan ile android arasındaki farkı belirsizleştirmesidir. Bu çok da uzak olmayan distopik gelecekte, radyoaktif bir dünyada yaşam alanları azalmış, hayvanların soyu tükenmiş, insanların önemli bir kısmı mars'a göç etmiştir. Sanal gerçeklik ise gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Dinsel vecd anları da buna eşlik etmektedir kuşkusuz..
Hepimiz aslında sanal evrende haz peşinde koşan empati yoksunu robotlar mıyız?
Şiddet, sahte peygamberler, ödül avcıları, kast sistemleri, sınıfsal çelişkiler, asi androidler..
Her neyse... tek okuyuşta yüze elli küsür sayfa bittirdim, senaryo gibiydi her şey o kadar iyi kurgulanmış ki nasıl bittiğini anlamadım bile. Eğer benim gibi düşünmeyi seviyorsanız ve kafanızı son günlerde meşgul edecek bir şeyler okumak istiyorsanız, bilim kurgu ile de fazla fazla ilgili iseniz mutlaka kaçırmayın. Aslında öyle biri değilseniz de okuyun. Kim olursanız olun okuyun işte.