Eskiden nefesim yetene dek anlatmaya çalışırdım. Olmazsa öfkelenir içimden bi şeyleri dağıtır söverdim.
Sonra bir şey oldu, haklı olduğunu anladığım her şeyde sessiz kalmaya başladım. Benimki de böyle bir vazgeçmişlik işte..
Oğuz Atay kitabında şöyle yazar :
En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim.
Yemeğe kal dediler, kaldım. Oysa kalınmaz.
Onlar biraz ısrar ederler, sen biraz naslanırsın.
Sonunda kalkıp gidilir.
Her söyleneni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.
Ve ekler;
Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin!
Yarı içtenliğe dayanamam ben.
Bir şeylerden kaçar gibisin.
Soluk soluğa ama hiçbir şey anlatamayacağına yemin etmiş gibi.
Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden eminsin.
Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin.
Kendini duyabilmek için…
Kapat düğmemiz.. Eksik parça o kesin.. Arada sıfırlamak için yada tamamen durmak için kapat düğmemi olmalı.. Hiç durmadan bu hayatı yaşamak biraz fazla sanki.