Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Kitaplar Kraliçesi
Kitaplar Kraliçesi
@Queinn
54 reader point
Joined on January 2023
Şu anda okuduğu kitaplar
Dört kitaplık uzun bir maceranın sonuna geldim ve duygularım karmakarışık. Bu defa Av serisinin dördüncü kitabı olan 'Lider'in yorumuyla geldim.
Bu kitapta bütün sorular nihayet cevaplarını buldu ve artık kafamda hiçbir soru işareti kalmadı. Kitap bütün detaylarıyla, her bir satırıyla cidden muhteşemdi. Beni çok fazla etkileyen kısımlar oldu. Bu kitapta Jane Sullivan'ı da daha iyi tanıdık.
Dorchaların gerçekliğiyle daha fazla karşılaştık.
Yalan söylemeyeceğim başlarda Annabelle beni sinir hastası etti. Yaptıklarını aklım almadı ve resmen delirdim. Ama sonra... Sonra her şey bambaşka bir rol almaya başladı. Ve ben yazarın kalemine bir defa daha hayran kaldım. Kitap cidden mükemmeldi.
Ve o son kısımlar... Sonunda gelen 'Tetrad Günü' ve bununla beraber yaşananlar... Jay Sullivan sen benim ciddi anlamda sevip saydığım, hayran kaldığım kitap karakterlerinden biri oldun. Aşkına sahip çıkman, bu uğurda verdiğin mücadele ve çektiğin acı gerçekten hayran olunası. Bartham Sullivan... Bu adam ne yapmış olursa olsun ona karşı saygı dumama engel değil. Keşke her şey bambaşka olsaydı. Bunun haricinde Marcus, Samantha, Laura, Kaleb, Dean, Eden, Alexis ve diğerleri. Hepiniz kalbimde bir köşeye kuruldunuz. Dostluğunuz, kardeşliğiniz, aşkınız hepsine ayrı ayrı saygı duydum.
Ve son olarak Eily...
Cidden ona o kadar üzüldüm ki anlatamam. Keşke daha farklı olsaydı her şey...
Güzel bir Agatha Christie romanı daha okumuş olmanın rahatlığı içerisindeyim. Kitap daha ilk sayfalardan beni kendisine çekti ve öylece akıp gitti. Katili doğru bildiğimi sanırken sonunda okuduklarımla gerçekten çok şaşırdım. Sonu bence tam bir ters köşeydi.
En başından beri şüphelendiğim kişinin katil olduğunu öğrenince birazcık övünmüştüm aslında ama tam o sırada ters köşe oldu...
Bu arada eser aslında bir tiyatroymuş, çok tutunca kitaba uyarlamışlar. Bu kitabı izlemesi de eminim çok keyifli olurdu.
Bana okuma alışkanlığı kazandıran, okumayı sevdiren yazardır Peyami Safa. İlkokul yıllarımda okul kütüphanesinden tesadüfen almış ve çok severek okumuştum. Serinin ilk okuduğum kitabı 'Cingöz'ün Esrarı'ydı. Sonrasındaysa zaten neredeyse serinin bütün kitaplarını okudum. Ve bu kitabı okurken de kendimi o yıllara gitmiş gibi hissettim.
Kitapta toplamda 10 Cingöz Recai macerası vardı ve hepsi de birbirinden güzeldi.
Peyami Safa gibi bir yazarı eleştirmek asla haddime değil bu sebeple biraz yayınevinden, biraz da kitabı düzenleyen kişilerden dert yanacağım. Kitapta çok fazla eski kelime vardı ve ben bu kelimelerin çoğunun anlamını bilmiyordum. Alt kısımlara anlamları not düşülmüştü fakat bu kelimeler o kadar çoktu ki okurken kitabın akışını bozuyordu. Ve beni oldukça rahatsız etti. Bunun haricinde kitap gayet güzeldi. Okurken dediğim gibi fazlaca nostalji yaşadım. Ve Cingöz Recai serisini yeniden toplamaya karar verdim. Tabii farklı bir yayınevinden...
Reader Follow Recommendations
Av serisinin ikinci kitabı olan Çaylak ile geldim. Bu kitapta tıpkı birinci kitap gibi çok güzeldi. Olaylar ilerledi, yeni karakterler eklendi ve her şey tam anlamıyla çığırından çıktı. Özellikle sonunda neye uğradığımı şaşırdım. Kitap genel anlamda heyecanlı ve okuması keyifliydi. Bazı kısımlarda Jay'e sinir oldum, bazı kısımlarda Annabelle'e sinir oldum, yeri geldi Diana'yı boğazlamak istedim falan filan...
Ama kitap öyle bir yerde bitti ki ben üçüncü kitaba başlamaya korkar oldum. Marcus üzümlü kekim... Umarım üçüncü kitapta onu okumaya devam ederim...
Bunun haricinde Annabelle'in karakter gelişimi mükemmeldi. An be an güçlenmesine şahit olmak çok iyi hissettirdi. Gücünü yavaş yavaş bulması oldukça iyiydi. Kitapta hoşuma gitmeyen, bu yüzden puan kırdığım şey ise şuydu; kitapta birçok soru işareti ve gizem vardı. Fakat bu soru işaretlerinin bir türlü cevaplanmıyor oluşu bir tık canımı sıktı. Sürekli yeni bir soru işareti fakat cevabı yok...
Ama dediğim gibi oldukça güzel ve kaliteli bir kitaptı okuduğum. Fantastik seviyorsanız bu seriye mutlaka bir şans vermelisiniz...
Kitap tam bir dark romance türünde
arkadaşlar ve okurken beni rahatsız eden
çok kısım oldu. Bunun haricinde kitap
oldukça akıcı ve gizemliydi. özellikle
sonunda neye uğradığını şaşırdım. Aslında
seriye devam etmeyi düşünmüyordum ama bu
kitabın sonundan dolayı dehşet bir merak
içimi kemirmeye başladı. Kitap genel
olarak güzeldi ama dediğim gibi bazı
kısımlar bana biraz fazla geldi. Yazar
gerçekten kötü bir karakter yazmak
istemiş ve Adrian'ı yazmış ama bu kadarı
da fazla değil mi ya? Kitap kesinlikle
+18 bunu da belirtmek isterim.
Cidden şu an neler söylemem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. İlk kitap öyle bir şekilde bitti ki ne tepki vereceğimi bilemedim...
Evet Av serisinin ilk kitabının yorumuyla geldim. Kitapta kime güvenmem gerektiğini hala tam olarak anlayabilmiş değilim ama Jay kesinlikle sevdiğim karakterlerden biri -belki de teki-
Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Esas kızımız Annabelle ailesinin zamansız ve şüpheli ölümü sonrasında, annesinin yakın arkadaşı olan Abigail ile Hiddenfield kasabasına taşınır ve daha ilk günden itibaren başı beladan kurtulmaz. Kendisi ve ailesi hakkında öğrendiği şeyler bütün hayatını altüst ederken Başavcı olan Jay Sullivan'a aşık olur. Fakat ona gerçekten güvenebilir mi? -nolur güvensin nolur-
Kitap kesinlikle beklediğimin üzerindeydi. Ara ara kendimi yabancı bir kitap okuyormuş gibi hissettiğim oldu. Kitap çok akıcıydı ve heyecan bir an olsun durmadı. Cadılar, büyüler, avcı kurtadamlar, dorchalar, nemfler... Bir sürü farklı tür vardı ve hepsi de kitaba ayrı bir tat katmıştı.
Kitapta sebepsizce Eden karakterini sevemedim. -Sanırım Jay'in kıskançlığı bulaşıcı.- Diana karakterini hiç hesaba katmıyorum bile, saçlarını yolma isteği hâlâ içimde- Bartham Sullivan'dan sanırım gerçekten nefret ediyorum. Bunun haricinde Laura çok sevdiğim karakterler arasında yerini aldı. Ve Jay Sullivan... Ahh benim üzümlü kekim. Bir kitap karakteri bu kadar muhteşem olmamalı. Umarım babanın etkisinde kalmazsın, umarım...
Ben çok güzel ve heyecanlı bir kitap okudum arkadaşlar. Mitoloji okumayı seviyorsanız aşık olacağınıza da eminim. -kendimden biliyorum -
Şimdi kitabın konusu kısaca şöyle; Mara ve arkadaşları Apollon'un gelini olmaları için tapınak tarafından küçüklüklerinden itibaren özel olarak yetiştirilirler. Seçilecekleri gün ise güneş kimin yüzüne doğarsa o gelin olur. Ve seçilen gelin hiç istemese de Mara'dır. Fakat Mara yanlışlıkla kendisini kehanet tanrısı olan Rae'ye sunar ve olaylar bundan sonra başlar.
Öncelikle kitabın devamını deli gibi beklediğimi söylemeliyim. Çünkü sonu öyle bir yerde bittiki neler olduğunu bile anlayamadım. Bildiğiniz ŞOK oldum arkadaşlar. Birden teşekkür yazısı karşıma çıktığında bildiğiniz sudan çıkmış balığa döndüm.
Kitap çok akıcıydı ve hiç sıkılmadan, merakla sayfaları çevirdim. Bitirene kadar elimden bir an olsun bırakmak istemedim. Ve şu an ikinci kitabı çok merak ediyorum. Sayın yazar bu istek değil ihtiyaç.
Eğer mitoloji seviyorsanız, fantastik seviyorsanız bu kitabı da seveceğinize eminim...
Öncelikle şunu belirteyim; kitap kesinlikle +18'di ve aşırı derecede tetikleyici unsurlar mevcuttu.
Kusursuzca Kusurlu serisinin ikinci kitabını da bitirmiş bulunmaktayım. Bu kitapta Mikhail ve Bianca'nın hikayesini okudum. Bianca geçirdiği bir kaza sonucu sesini kaybetmiş bir balerin kızımız, Mikhail ise bir Rus mafyasının kasabı, daha açık ifade etmek gerekirse işkencecisi.
Şimdi kitaba gelecek olursak; ilk kitaba göre çok daha iyiydi ve yine ilk kitaba göre daha yavaş ilerliyordu. -konu işlenişi olarak-
Kitap bir mafya kitabıydı ve sonuna kadar bunu hissettim. Karakterleri daha iyi tanıdım ve Mikhail'in sevgisine hayran kaldım. Kitap akıcı ve okuması kolaydı. İlk kitabın bence çok daha üzerindeydi. Yazarın kalemiyle bu kitapta tanışmış olsaydım eminim çok daha fazla severdim.
Bu arada kitapları bence ayrı ayrı okuyabilirsiniz. Kitaplar aynı mafya ekibindeki farklı karakterler arasında geçiyor. Ve bence ilk kitabı es geçip direkt ikinciden de başlayabilirsiniz. Eminim bir sorun olmayacaktır...
Gördüğüm herkesin öve öve bitiremediği Tuvaldeki Yaralar isimli kitap ne yazık ki beklentimin çok altında kaldı. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki kitap oldukça akıcıydı ve tek oturuşta bitirilebilirdi. Okurken sıkılmadan keyifle okudum. Fakat büyük beklentilerle başlamamanızı tavsiye ederim.
Şimdi öncelikle kitapta betimlemeler yok gibi bir şeydi ve sahneler çok hızlı ilerliyordu. Hatta şöyle ki uzun ayların geçtiği sahneyi okurken bile beş dakika öncesi hissi vardı. Bence bu biraz da yazarın duyguları tam olarak geçirememesinden kaynaklıydı. Açıkçası kitabı okurken duygu geçişlerini hiçbir şekilde hissedemedim. Sanki her şey yazılıp olsun bitsin gibiydi ve bundan hoşlanmadım. Ve bu kitabın neden bu kadar abartıldığını da anlayamadım.
Bu kitabı okuyun, okutturun!
Tek kelimeyle mükemmeldi. Ciddi anlamda çok severek okuduğum bir Şule Avlamaz kitabı oldu. -Tıpkı diğer kitapları gibi.-
İs Kokan Zeytin Ağacı benim için huzur dolu bir kitaptı. -Tamam bazı yerlerde gözyaşınız kitabınızı ıslatabilir orası ayrı.-
Mihra ve Yusuf Agâh'ın o güzel, masum aşklarını okumak bana çok güzel hissettirdi. Mihra ve Yusuf Agâh sahnelerini okurken yüzümde hiç silinmeyen bir tebessüm oluştu. Onların tatlı ve masum sevgileri o kadar güzeldi ki...
Kitabın bazı kısımlarında -çoğu kısmında-deli gibi tepindiğimi hatta kitabı ısırmak istediğimi söyleyebilirim. -ne yapayım o ikisi çok tatlıydı-
Bu arada kitap o kadar güzel ve akıcı yazılmıştı ki kendimi kitabın içinde gibi hissetmekten geri alamadım. Mihra'yla beraber bende heyecanla kalbimi tuttum, Yusuf Agâh'la beraber bende Mihra'yı izledim, sanki her satırda yanlarındaymışım gibiydi.
Her yaştan okura gözüm kapalı tavsiye edebileceğim nadir kitaplardan biriydi ve kesinlikle 10/100'lük bir kitaptı...
Ne kitap ne de yazarı hakkında hiçbir bilgim yokken, tamamen tesadüf olarak fuarda görüp almıştım bu kitabı. İlk olarak ismi ve kapağı dikkatimi çekmişti. -Ee Kore sevgimiz malum -
Kitap; Koreli bir baba ve Türk bir annenin kızı olan Rana'nın hikayesini anlatıyor. Kitapta; dostluk, aşk, sevgi her türlü konu işlenmiş. Kitabı okurken kendimi bir Kore dizisi izliyor gibi hissettim.
Ancak şunu belirtmek isterim ki kitapta sevmediğim kısımlar da vardı. Mesela her şey çok hızlı olup bitiyordu, karakterleri daha iyi tanımak isterdim. Bazı kısımlar sanki üstünkörü geçilmiş gibiydi. Daha detaylı okumak istediğim kısımlar oldu. Ve keşke bu kadar çabuk bitmeseydi. Bir solukta okuyup bitirdim kitabı.
Neyse efendim, iki farklı kültürün birleşimi olan bu kitabı umarım sizlerde seversiniz.
Cehennemin Krallığı - Kerrı Maniscalco
Yorum
Sonunda serinin son kitabını da bitirdim ama içimde bir boşluk oluştu. Karakterlere ve hikayeye öyle alışmıştım ki...
Serinin son kitabı olmasına rağmen sanki devam edecek gibi bitmesi bir tık canımı sıktı. Kibir Prensi'nin ne olacağını, Vittoria'nın nasıl devam edeceğini ve diğer prensleri çok merak ediyorum açıkçası. - Kitapta çok fazla smut (+18) kısım vardı, bunu da belirtmek isterim. -
Son kitap diğer iki kitaptan daha aksiyonlu ve heyecanlıydı diyebilirim. Emilia'nın değişimi çok iyiydi, Öfke Prensi'nin lanetinin kalkması için verdiği mücadele çok güzeldi.
Bu arada Anir ve Fauna'nın kaderini de çok merak ettim.
Genel olarak çok severek ve heyecanla okuduğum bir seriydi. Fantastik türü seviyorsanız eminim bu seriyi de seversiniz...
Mükemmel bir kitap okudum ve ikinci kitabı dört gözle bekliyorum. Yazarın anlatımı aşırı iyiydi ama kitap bir yerden sonra dehşet verici bir şekilde heyecanlı olmaya başladı. Sayfaları heyecanla çevirirken şimdi ne olacak diye resmen tırnaklarımı kemirdim.
Earlking'i başlarda sevebileceğimi düşünmüştüm ama yanılmışım. -Canı cehenneme-
Serilda ve Gild sahneleri mükemmeldi. -Keşke daha fazla olsalardı-
Kitabın başlarında çok az sıkılır gibi oldum ama bir kaç sayfa sonra beni içine çekti. Hikâyenin içindeki masallar bile çok iyiydi.
Twisted serisinin üçüncü kitabıyla karşınızdayım. Ve yine belirtmek isterim ki kitap yetişkin içerik. (+18)
Açıkçası ilk iki kitaptan sonra Josh ve Jules'e -özellikle Jules- oldukça önyargılıydım ve bu çifti sevmeyeceğimi düşünüyordum. Ta ki kitabı okumaya başlayana kadar. Bence kitap serinin en iyi ikinci kitabıydı. (Favorim hâlâ Rhys ve Brigdet)
Josh ve Jules'i okumak keyifliydi. Kitap tam olarak adını yansıtıyordu diyebilirim. Bunun haricinde -bence- yine klişe bir kitaptı ama kendisini okutuyordu. Yazarın kalemi zaten oldukça akıcı olduğundan kısa süre içinde bitirilebilir bir kitaptı.
Şimdi sırada serinin dördüncü kitabı var ve ben Christian ve Stella'nın hikayesini şimdiden çok merak ediyorum...
Twisted serisinin ikinci kitabı ile karşınızdayım. Öncelikle yine belirtmek isterim ki kitap yetişkin içerik. (+18)
Kitabımız Eldorra Prensesi ve onun koruması Rhys hakkında geçiyor.
Yine tam bir klişeler silsilesiydi ve açıkçası hiçbir şey beni şaşırtmadı. (Ama bildiğiniz üzere ben klişe sever bir insanım.)
Bunun haricinde Çarpık Oyunlar ilk kitabın çok daha fazla üzerindeydi ve okuması keyifliydi. Rhys ve Brigdet'in uyumu çok güzeldi. Aşkları ve birlikte olabilmeleri adına verdikleri mücadele çok güzeldi. Rhys'in Brigdet'ten bir an bile vazgeçmemesi çok güzeldi. Onu koşulsuzca sevmesi ve defasında ona sonuna kadar destek olması beni çok mutlu etti...
Çarpık Aşk - Ana Huang
Yorum
Twisted serisinin ilk kitabıyla karşınızdayım. İlk olarak şunu belirtmek isterim ki kitap yetişkin içerik kategorisinde. Yazar en başta bunun uyarısını da yapmış.
Yoruma gelecek olursak; Ava ve Alex'in hikayesi tam bir klişe olmasına rağmen okuması keyifliydi. Yazarın akıcı ve kolay bir anlatımı vardı. Ama dediğim gibi tam bir klişe kitaptı.
-Kitapta en sevmediğim kısımlar kesinlikle smut sahneledi. Fazlasıyla iğrençti ve okuyamadan geçtim.-
Bunun haricinde Ava ve Alex'in uyumu bence gayet güzeldi. Benim klişelerle bir sorunum olmadığı için rahatlıkla okudum...
Peki siz bu kitabı okudunuz mu?
Kitabı çok sevdim. Bence çoğu kitaptan farklı ve benzersiz bir kurguya sahipti. Masal tadında güzel bir fantastik kitap okudum. Başından sonuna kadar her övgüyü fazlasıyla hakediyordu.
Kitapta güçlü bir kadın karakter okumak beni çok mutlu etti.
Maia Tamarin kurduğu hayallerine ulaşmak için evinden ayrıldığında hiçbir şeyin tekrar eskisi gibi olmayacağını bilmiyordu. Hayallerine kavuştuğunda ise onu bambaşka şeyler bekliyordu.
Edan'a gelecek olursak... Kendisi bir Başbüyücü ve ben kendisini çok sevdim. İlk başlardaki esprili ve zeki konuşmaları, Maia için yardımcı olması beni çok etkiledi. Kitabın ilerleyen kısımlarında ise kendisini daha çok sevdim. -sayesinde artık şahinlere farklı bir bakış açım var-
Sonu için üzülsem mi sevinsem mi bilemedim ama Edan için her şeyin yeni başladığını hissediyorum. Edan ve Maia'nın uyumlarını okumak çok güzeldi. Birbirlerine olan saf sevgileri çok güzeldi, aşık oldum.
İçerisinde +18 sahnesi olmadığından herkesin okumasını da tavsiye edebilirim. Fantastik seviyorsanız çok severek okuyacağınıza eminim.
Uzun zaman sonra okuduğum en iyi polisiye - gizem - gerilim kitaplarından biriydi. Kitaba başlarken çok fazla bir beklentim yoktu açıkçası ama kitap kesinlikle çok iyiydi. Katili asla tahmin edemedim.
-ki ben bu konuda iyi olduğumu düşünürüm-
Katili her buldum dediğimde farklı bir ters köşe yaşadım. Hatta kitabın sonunda bile tam katili öğrendiğini düşünürken katil bambaşka birisi çıktı. Kesinlikle beklenmedik ve çok zekice kurgulanmış bir kitaptı.
Kitabı üç kişiden okuyoruz ve bunlardan biri de katil. Polisiye ve gerilim ve bolca gizem seviyorsanız eğer bu kitap tam da size göre.
