Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ra Al

Ra Al
@RaAl
İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım. Cemil Meriç
Toplumu büyülten veya küçülten en önemli sebebin, sosyal ruhundaki genişlik derecesinde ve vicdan kuvvetinde aranması gerekir. Toplumda genişleme var da, vicdanda kuvvet yoksa, o toplum idare edilemez. Dağılmaya, parçalanmaya ve küçülmeye mahkum olur.
Reklam
Bir vicdanda bu sevgi ve korku yükselip de bir diğerini dahi kendisi gibi, en azından kendisine eşit bir değerle görmeye ve onun faydasından kendisininmiş gibi memnuniyet, zararından kendisininmiş gibi üzüntü duymaya başlarsa o vicdanda sosyal ruh oluşmaya başlamış olur.
Sosyal ruh, önce tek kişilerde yerleşir, kişinin vicdanına ne vakit kardeşlik duygusu girer ve onu kibirden, darlıktan, bencillikten çıkararak genişletirse o vicdanın genişliği oranında bir cemaate aday olur. Bu genişlik, bir arkadaşlıktan bir aileden tutunuz da dünyaya egemen olan devletlere kadar gider. Vicdan darlığı, cehalet ve kibir ile beraberdir. Gönül ferahlığı da denilen vicdan genişliği ise korku ve ümitte, kıvanç ve kederde yükselmiş bir anlayış ve irfana ve bundan dolayı alçak gönüllülük gösterme ve merhamet, sabır ve tahammül gibi güzel huylarla beraberdir. Kibirli, dar bir vicdan yalnız kendini sever ve yalnız kendisi için korkar. Ümidi kendisine, korkusu yine kendisine aittir. Ona göre fayda onun faydası, zarar onun zararıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yükselmek istemek, yükselmek ihtiyacını kabul etmektir. Bu da bir taraftan kendi acizliğini, diğer taraftan yüceliğini beğenme ile mümkün olur ki, ibadet bu mânânın en yükseğini anlamaktır. İkinci olarak yükseldim demek, yükselmediğini ilan etmektir. Böyle bir iddia hem yüceliği ve ilerlemeyi sınırlı görmek, hem de düşme ihtimalinin imkansız olduğunu zannetmek gibi büyük bir kabahat sayılır. Halbuki yücelme mertebeleri sonsuzdur, düşme tehlikesi ise her zaman vardır.
"Bugün mülk kimindir? O tek ve Kahhar olan Allah'ındır." (Ğâfir, 40/16). İlk bakışta bu uyarma ne kadar dehşetlidir. Benim benim derken, memleket, hükümet kaybetmenin ne felaket olduğunu anlayanlar, isterse bir tane olsun kimseye vermem derken, malsız mülksüz kaldığını görenler bu dehşetin büyüklüğünü ne çabuk hissederler. Fakat onu sonradan değil, önceden hissetmenin faydası vardır.
Reklam
Allah katında kaybolan ve boşa giden hiçbir iyilik yoktur. Fakat bir iyiliğin hemen böyle bir menfaat endişesi ile yapılması, hakka faydalı olmak için değil, haktan yararlanmak için yapılan ve bundan dolayı ücretini Allah'tan isteyen peşin bir değiş-tokuş olur. Bu ise iyiliği, iyilik olduğu için yapmak ve Hakk ile bir ilişki kurmak değildir. Mükâfâtını Allah'tan isteyerek yapmak ise, herhalde Hakk ile ilişkiye girmek ve hakkı ve iyiliği tanıyarak yapmaktır. Bu da iyiliği gerçekten iyilik olduğu için yapmak demektir. Çünkü iyilik zaten ve gerçekten böyledir. Fakat bu karşılığın yalnız ahirette verileceğini düşünerek yapmak daha yüksek bir olgunluk derecesidir.
İyiliği, gerçekten iyilik olduğu için yapmak demek, onu Allah Teâlâ adına yapmak demek olduğu apaçıktır. Çünkü şu iş gerçekten bir iyiliktir demek, yalnız sana bana göre değil, aslında ve Allah Teâlâ'ya göre iyidir demenin diğer bir ifade şeklidir.
İnsanın çaresizlik yönü Allah'ın kuvvetinin şahidi, seçim yönü de Allah'ın iradesinin şahididir. O, kendi kendine kalırsa yok olmaya mahkum, yaratıcı kudretin yaratması ile de var olmaya mecbur olur ve aynı zamanda Allah'ın rahmeti ile dilediği işi yapmada serbesttir. Ve bu sayede kaderinin bir kısmını kendi isteği ile yazar.
Başlangıçta çalışana, çalışmayana bakmadan varlık âlemine göndermek ve o şekilde idare etmek Rahmân oluşun bir rahmetidir. Daha sonra çalışanlara çalıştıkları maksatlarını da ayrıca bağışlamak Rahîm oluşun bir rahmetidir.
İnsanın beden uzuvlarından biri hastalandığı vakit nasıl diğer uzuvları da elem çekerek uykusuz kalıyorsa, insanlık da merhamet hastalığı yüzünden acı çekmekte, uykusuz kalmaktadır. Özellikle Müslüman dünyada insanlar birbirlerine merhamet gösterme konusunda bu hastalığı tedaviye mecburdur.
Reklam
Balarısı için bal neyse kalp için vefa odur. Özünde vefaya programlanmış bir kalbin vefasızlığı ise eşekarısının bal üretmesinden öte nedir ki?
İş odur ki kırılınca üzüldüğümüz kalplerimiz başka kalpleri kırıp üzmesin!
Kalp, soğuğu sevmezmiş. Soğuk, kalpte spazma sebep olurmuş. Siz siz olun soğuk insandan, soğuk sözlerden, soğuk şakalardan velhasıl her türlü soğukluktan uzak durun.
Kalp işte... Uzmanlar en iyi yaptığı işin unutmamak olduğunu bildiriyorlar; lâkin bir beyni de yok. Eşyanın hakikatini, perdenin ardını, gizlinin içindekini görüyor ama bir gözden de mahrum. Buna rağmen gözsüzlere göz o, kulaksızlara kulak o ve dilsizlere dil o. Kelimesiz ve hecesiz konuşan; sessiz ve sözsüz işiten...
Kalp işte... Sevmek ve sevilmek istemesi asla şımarıklığından değil, damarlarındaki asil kandan. Akıl ile çatışıp durması geçimsizliğinden değil, bilakis hilesiz, hakikatli ve hasbî oluşundan.
265 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.