Rapunzile

İnsan tek başına zayıf bir yaratıktı. İri ve güçlüydü, keskin gözleri vardı ama kulakları kördü ve burnu kokulara karşı sağırdı.
Reklam
Bir zalimin zorbalığına yol açanlar, zulmüne tahammül edenlerdir. Müdafaa imkanı varken miskinlikle zulüm yükünü taşımayı kabul etmek insanlığa yaraşır bir hareket değildir. Allah, hakkını müdafaa etmeyi insanlara emretmiş ve en sevdiği, en büyük kullarını bu konuda görevlendirmiştir.
Bilim insanlarının biri bir zeka ölçme aleti icat edip de bununla hoşgörüyle her şahsın akıl derecesinin nüfus kağıdına diğer bilgilerinin yanına kaydedilmesi adet olsa, hükümetin işle­rinin en başında bulunan kişinin beyin bakımından en yüksek seviyede olmadığı görülür. Ve akıl ölçme aletinin en cev­herli gösterdiği kafaların, neredeyse çalışması engellenecek bir yerde kalmış oldukları da büyük bir hayretle görülür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dün geçirdiğiniz ömür , bugünkü varlığınıza göre bir "hiç" değil midir? Hep böyle hiçliğe bağlı, günlerin birbiri ardına geçmesiyle birikmiş bütün bir ömrün toplamı da hiçten başka ne olabilir?
Güzel ahlak bizde dış etkilerle zorunlu değil, adeta yaradılıştan gelen bir şekilde kökleşerek gelişmeli, meydanda hakim mahkum kalkmalı, yani artık eğitilmeye muhtaç bir fert görülmemeli, cehalet bütün karanlığıyla ortadan kaldırılma­lıdır . Bu ahlaki gelişimi imkansız saymasak bile buna ulaş­mak için daha çok vakit olduğunu görüyoruz . O zamana kadar insanlık pek ıstıraplı devirler, nöbetler geçirecek, daha sayısız kurban verecektir.
Reklam
Bu zamanın prangaları , kelepçeleri, zincirleri, giyotinleri, darağaçlan bir müzeye konulduğu zaman Orta ­ çağ'ın işkence aletleriyle bunları karşılaştıracak başka bir çağın insanları, aralarında pek büyük bir fark bulamayacaktır zannederim . Şimdiki en medeni şehirlerde, kimsesiz yurtlarından , yoksul sığınaklarından fazla hapishanelere rastlanıyor.
Bugün insanlar kendilerine bağışlanmış gibi görülen eşitlik, adalet, kardeşlik haklarından tamamıyla yararlanabilecek bir eğitim ve kültür seviyesine yüksele­memişlerdir.
Başkalarının bir gerçeğe inanmamaları, o gerçeğin yokluğu anlamına gelmez. Onların inkârına rağmen gerçek vardır.
Bir millet ezilip elinden şahsiyeti alınınca, o milletin direnci yok olur, haksızlıklara karşı başkaldırmayı gerçekleştirmek bir yana, düşünemez bile. Dolayısıyla dünyanın şurasında, burasında bir millet eziliyor, hakları gaspediliyorsa, o milletin kurtuluşu için yapılacak ilk şey, onu, kaybettiği şahsiyetine kavuşturmaktır. Çünkü haksızlıklara karşı ayaklanmanın potansiyeli, şahsiyettir! Şahsiyetini bulmamışların, ezilmekten, ona buna köle olmaktan başka hiçbir meziyetleri yoktur.
"Ya Rab! Bana vaadini, zaferini ulaştır. Allah'ım! Bana zaferini eriştir. Ya Rabbi! Eğer İslam'ın ehlinden olan şu küçücük cemaati helak edersen yeryüzünde senin adını yüceltecek hiç kimse kalmayacak." (Müslim, Cihad, 58; Ebû Davud, 2960)
Reklam
Düşmandan bir sakınıyorsak, dostlarımızdan bin kere sakınmak zorundayız.
"Dört mevsim çiçeğidir sardunya; üzerinden çiçeğini hiç eksik etmez. Biri solsa, hemen bir başka tomurcuğu çiçek açar. Dalı kırılsa naz etmez, yeni bir daldan açtırır pembe, mor, kırmızı çiçeklerini. Toprağını beğenmezlik etmez, yerini de. Nazlı, niyazlı değildir; saksıda da yetişir, adi, paslı bir tenekede de. Dünyanın güzelliklerini, Rabbin kudretini saçar etrafa, bir de o mis kokusunu; tabii anlayana. Soğuğa, yağmura da sıcağa, kurağa da dayanıklıdır. Bahçede de durur, salonun bir köşesinde de, pencere veya balkon kenarında da. Susuz kalsa ses etmez, ışıksız kalsa solmaz. Direnir zora, hayata meydan okur; tıpkı Filisin kadını gibi.
“Bu dünyada, zayıflar her zaman güçlülerin kurbanı olur.”
Taht oyunlarında, en mütevazı taşların bile kendi iradeleri olabilir. Bazen onlar için planladığın hamleleri yapmayı reddederler.
Öyleyse yalanı görmeyi de öğrenebilirsin… ve öğrendiğinde, kimse senden sır saklayamaz.
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.