Şiyar Fırat

Dr. Göksel Kalaycı-11 Kasım 2005 Altmış altı yaşındaydı. Önce genel cerrahi, sonra göğüs cerrahisi ihtisası yapmış, profesör olmuştu. Ameliyat ettiği hastası, "Ben ölürsem sen de öleceksin!" diye tehdit etti. Hastanın yakını tarafından, yıllarını verdiği İstanbul Tıp Fakültesi'nin bahçesinde vuruldu. 11 Kasım 2005 günü hayatını kaybetti. Düşünsenize, hocam akciğer nakilleri yapıyor. Bu işte son derece başarılı. Öldürüldüğü yerde on boş kovan bulunuyor, katil yedisini tutturmuş. Yine hasta yakını, kine bakın! Doktorun, aynı zamanda cinayetten birkaç saat önce akciğer kanserinden ölen bir hastanın yakınları tarafından tartaklandığı öğreniliyor. Bu olay üzerine Kalaycı tehlikeyi sezmiş olacak ki, asistanına, "İkimizi de öldürecekler," diyor ve karakola giderek ihbarda bulunuyor. Ancak güvenliği sağlanamadan, daha karakol dönüşü vuruluyor.
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam
Öz baba Adana. 42 yaşındaki adam dört çocuk babası. İki kızına cinsel tacizde bulunuyor. 14 ve 15 yaşındaki kızlardan büyüğü bir süre sonra ortadan kayboluyor. Küçük olanın şikayeti üzerine iş yargıya intikal ediyor ve köyün yakınlarında, yakıldıktan sonra tarlaya gömülen kız çocuğu cesedinin o kıza ait olduğu anlaşılıyor. Düşünün ki adam öz evladını, sapıklığını giderdikten sonra öldürüyor, yakıyor ve gömüyor.
Karaköy'den İstiklal Caddesi'ne çıkan hatırı sayılır yokuş "Yüksek Kaldırım" ve komşu sokak "Zürafa Sokağı". 1920'lerin bileği bükülmez, bela çıkarmaya namzet, ensesi kalın, fesli yelekli bitirimlerinin mesken edindiği sokaklarmış bunlar. Bu posbıyıklı müşterilerin birçoğu işveli, cilveli, feraceli aşüfteleri koruma altına alan serdengeçtilermiş. Fedailik ve sattığı kadını tekelinde tutma işte ta o günlerde başlamış.

Reader Follow Recommendations

See All
Görüyoruz! Hemen hemen bütün kötü yaşanmışlıkların nedeni parçalanmış aileler, alkol, uyuşturucu, cinsel taciz. Ya biri ya hepsi birlikte.
Bir kadına öğüt verecek olsaydınız bu ne olurdu? Sev. Bir genç kıza? Sev. Ya bir çocuğa? Sev. Tanrı'ya inanır mısınız? Evet, çünkü aşka inanırım.
Reklam
Toplum için gerekli oldukları açık bir gerçek olmasına rağmen fahişeler yüzyıllardır parmakla gösterilmiş, her zaman her yerde dışlanmış, hep bir yerlere kapatılmışlar. Bu örnek, ikiyüzlülüğün her toplumda çok eskiden beri var olduğunun ilkel bir göstergesidir. Eski Yunan'da fahişelerin , soylu kadınlarla karıştırılmamaları için boz renkli bir cüppe giymeleri, sarı bir peruk takmaları mecbur kılınmış.
304 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Özel sağlık sektörünün hileleri, şehit edilen doktorlar, kadınlarla ilgili insanı acıtan doğum, taciz , tecavüz hikayeleri, tıp eğitiminin dünü bugünü ve daha niceleri duru , güzel bir dille anlatılmış. İnsanı yormayacak aksine biraz düşündürtecek, biraz tebessüm ettirecek, biraz hüzün biraz de Türkiye'nin gerçeklerini gün yüzüne çıkaracak bir eser. Herkesin mutlaka bir göz atması gereken güzel bir eser. Keyifli okumalar herkese,,,
Bacak Arasından Türkiye
Bacak Arasından TürkiyeFeraye Sünev Çokgürses · Martı Yayınları · 2015594 okunma
304 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Mehlika Sultan
Bu hâzin yolcuların en küçüğü Bir zaman baktı o viran kuyuya. Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü , Parmağından sıyırıp attı suya. Su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!.. Erdiler yolculuğun son demine; Bir hayâl âlemi peydâ oldu. Göçtüler hep o hayâl âlemine. Mehlika Sultan'a âşık yedi genç Seneler geçti, henüz gelmediler; Mehlika Sultan'a âşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler!..
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
Şiyar Fırat tekrar paylaştı.
Benim taktiğim sana bakmak nasıl olduğunu öğrenmek nasılsan öyle sevmek Benim taktiğim seninle konuşmak seni dinlemek aramızda kelimelerden
Reklam
Ömür sevmeyi öğrenmeye yetmiyorken, nefret etmeyi hangi ara öğreniyorsunuz...
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
"Yüksek insanlar adalet için, alçak insanlar menfaati için çaba gösterir."
Konfüçyüs
Konfüçyüs
Sızlıyordu tüm bedenim baştan aşağı, Ruhumun derinliklerinde dolanan bir acıydı, İşlenmişti santim santim tüm hücrelerime doğru, Gözlerimde bir uzaklık ki sonu hep matem yeri, Gecemin en uçsuz bucaksız yerinde hep olurdum kaskatı, Oysaki şarap dökmüştüm tüm bedenine baştan aşağı, Damarlarına işleyip kana kana içmekti şarabından, Saki ellerindi, mey sözlerin ve pınar gözlerindi, Efsun olup teninde hayal olup gitmekti bedeninde, Bir ufka yelken açıp ilerlemekti seninle her menzile, Engin ve derin sonsuzlukta yüreğinde nefesini hissedip dalmaktı ebedi uyuya,,,, "Şiyar Fırat"
"Şafaktan beri sevinç içindeyim; güneşe bakmak ve Assisili Francesco'nun yaptığı gibi konuşmak istiyorum onunla. Bizi her aydınlatmaya başlayışında sevinmemiz gerekir aslında, ama bugünün insanları güneşle konuşmaktan utanıyorlar."
Sayfa 403Kitabı okudu
"... Ama herkesten önce Marta'ya minnet duyuyorum. Hayır, minnet uygun sözcük değil. Minnet demekle yetinmek, nankörlüğün dikalası olur benim için. Gözyaşıyla ödenmiş bedel, tuzlu suyla geri verilmez."
1,157 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.