Sızlıyordu tüm bedenim baştan aşağı,
Ruhumun derinliklerinde dolanan bir acıydı,
İşlenmişti santim santim tüm hücrelerime doğru,
Gözlerimde bir uzaklık ki sonu hep matem yeri,
Gecemin en uçsuz bucaksız yerinde hep olurdum kaskatı,
Oysaki şarap dökmüştüm tüm bedenine baştan aşağı,
Damarlarına işleyip kana kana içmekti şarabından,
Saki ellerindi, mey sözlerin ve pınar gözlerindi,
Efsun olup teninde hayal olup gitmekti bedeninde,
Bir ufka yelken açıp ilerlemekti seninle her menzile,
Engin ve derin sonsuzlukta yüreğinde nefesini hissedip dalmaktı ebedi uyuya,,,,
"Şiyar Fırat"
"Şafaktan beri sevinç içindeyim; güneşe bakmak ve Assisili Francesco'nun yaptığı gibi konuşmak istiyorum onunla. Bizi her aydınlatmaya başlayışında sevinmemiz gerekir aslında, ama bugünün insanları güneşle konuşmaktan utanıyorlar."
Bir an duraksadı; sözcükleri arar gibiydi. Sonra kimsenin onu gözetlemediğinden emin olmak için gözlerini çevrede gezdirdi.
“Çoğunluğun kirli parayı kabul ettiği bir yerde onu geri çeviren kişi, diğerlerinin gözünde bir tehlike, olası bir ihbarcı gibi görünür ve ondan kurtulmak için her şeyi yaparlar. Üstelik bunu bana söylemekten de çekinmediler; kellen omuzlarının üstünde kalsın istiyorsan bizim gibi davranmalı, ne kötü, ne iyi görünmelisin dediler. Ne ölmek istiyorum, ne de kirlenmek; bu yüzden de size davrandığım gibi davranıyorum. Binanın içinde satıyorum, dışarıda geri alıyorum kendimi…”
Ne tuhaf bir zaman bu bizimkisi ki iyilik, kötülüğün yaldızları arasında saklanmak zorunda kalıyor.
Belki de zamanıdır , zamanın sona ermesinin…
Burnunun dibinde olsa ne olacak?
Seni anlamıyorsa,
Ama birisi vardır ki dünyanın öbür ucunda..
En ihtiyaç duyduğun anda,
İki satırıyla bile olsa,
Bir çırpıda yanı başında..
Mesafe uzaklıklarda değil,
Mesafe fedakârlıkta !
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem!!!
Bahardaki uyanışı,
Gök kuşağındaki gülüşü, zarafetini gülün.
Muhteşem hazzını, bir bebeğin omzundaki gamzeden öpüşün.
Lâpa lâpa yağan karın sesini, köpük köpük aşkı,
Soluk soluğa çimler üstündeki sevişmeleri düşün.
Sonu ölümcül bir oyun da olsa,
Yaşamak... Harikulâde, masmavi bir düştür.
Öyle mi ya ölüm, öyle mi ya ölüm?
KADIN;
Cinsiyeti ağır basan için şehvet,
Haysiyeti ağır basan için nimettir.
Egosuna köle olan için kul,
Vicdanı hür olan için okuldur.
Sadece senede bir gün kutlanmak için değil, birlikte mutlu olunmak için var olsun..
DünyaKadınlarGünü kutlu olsun.