Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rabia Çakar

Rabia Çakar
@Rcakar
Evli bir çocuk annesi okumayı sever
Ey beşeriyet! Saadet, hayatı olduğu gibi kabul, zorluklarına rıza, ıslahına gayrettir!
Reklam
Ama Mekki büyüyünce, gerçek zalimleri göstermeyen bütün aynaları kıracak, tuz buz edecek..
Sayfa 27 - Dünyanın En Vahşi HayvanıKitabı okudu
Bana mutlu insanı anlat deseler, hiç duraklamadan şöyle derim: Gençlik çağını pişmanlık duymadan hatırlayan insan mutludur.
Sayfa 326 - DelikanlıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... Bir şey yapmayan veya yapmakta olmayan bitmiş demektir. Yâni moruktan da fazla. Zaman'a ihanettir bu. Zaman da kendisine ihânet edenle hesap kesiverir. Amma, bir şey yapmışsan veya yapıyorsan zamandan korkma; çünkü senin içindir o ve artık senin için vardır. Bir takım pimpiriklerin ölümsüzlük, ölümsüzlük, deyip durdukları şey işte budur...
Sayfa 182 - ihtiyarKitabı okudu
...Bakın size söylüyorum: Bazı.. ama çok az rastlanan bazı insanların büyük şansı cehalettir. Ama siz anlayamazsınız bunu.. hoşgörmeli. Çünkü eğitimisiniz siz. Eğitim terbiye yerine geçiyor, değil mi? Iyi işte; eğitimli köfte yaparsınız siz. Bana gelince, eğitimcilerin başı olsaydım, ben, önce üstün yetenekli çocukları seçer, sonrada onlara örnekleri mörnekleri, dergileri mergileri yasaklardım.. yozlaşmasınlar diye. ...
Sayfa 113 - ihtiyarKitabı okudu
Reklam
İlk Namaz
Ah, on beş sene evvelki çocukluk ve şimdimi ben... Tatsız, neşesiz, muhabbetsiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen durgun bir hayat sermayesi...
Çocuklar yanlış davranmaya başladığında, onları cezalandırmaya ve yoksun bırakmaya yönelik iç dürtümüz genellikle kötü sonuçlara yol açar; sızlanan, talepkar ve saldırgan çocukları 'şımarık' ve 'üstüne fazla düşülmüş' olarak görme eğilimi taşırız ve bu özelliklerinin genellikle onun fazla şeye sahip olmasından ya da kendisini fazla iyi hissetmesinden değil, ihtiyaçların karşılanmamasindan ve potansiyellerinin keşfedilmemesinden kaynaklandığını fark etmeliyiz
Sayfa 323Kitabı okudu
İşin gerçeği, sevilmiş olmadan ve sevilmeden kendinizi sevemezsiniz. Sevme kapasitesi tek başınalıkla inşa edilemez.
Sayfa 310Kitabı okudu
İlişkilerin büyük önemi vardı: sistemli değişimin anahtarı güvendi ve güven sağlıklı ve işleyen ilişkiler kurmakla geliyordu. Programlar değil, insanlar insanları değiştiriyordu.
Sayfa 121Kitabı okudu
İşe en çok yarayan şey, çocuğun hayatındaki ilişkilerin kalitesini ve sayısını artırmaya yönelik olan yöntemdir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Ömer bin Abdülaziz: " Namaz, seni yolun ortasına kadar götürür. Oruç, Padişahın kapısını açar. Sadaka da, Padişahın huzuruna sokar."
Sayfa 403Kitabı okudu
Duâ, Rabbin bize bir müsaadesi, nimeti ve hatta emridir. Lâkin onun muhtevasını ferdi akıl ve hislerimizle doldursak da, bu muhtevanın mutlaka hayır olduğu hususunda inâd etmemeli ve Allah'tan: " Yâ Rabb! Hayırlı ise lutfeyle!" diye niyazda bulunmayı ihmal etmemelidir.
Sayfa 300Kitabı okudu
Hz Mevlana: " Padişahların kıblesi tac ile kemer, dünya-perest olanların kıblesi gümüş ve altındır. Suret meftunu olanların kıblesi su ve çamurdan ibaret bulunan cisim; mânâ-şinas olanların kıblesi de ruh ile kalbdir. Zahidlerin kıblesi mihrab-ı kabûl; gafillerin kıblesi fuzûlî işlerdir. Tembellerin kıblesi uyumak ve yemek; insanların kıblesi de, ilim ve irfan ile beslenmektir..."
Sayfa 216Kitabı okudu
Kelime-i Tevhid, kalbin nûrudur. Insanın yüzünün nurudur.
Sayfa 176Kitabı okudu
Kıyamet gününde gâfil kullara şöyle bir hitap gelir: " Ey kul! Sen bizi dünya da tanıdın mı, tanımadın mı? Eğer tanımadıysan niçin tanıma dâvâsı güttün? Eğer tanıdıysan, bir kimse tanıdıktan sonra senin yaptığını mı yapar?"
Insanoğlu ki, büyük bir alemin küçük bir modelidir. Onun basit toprak yapısında beyâna sığmayan ilâhi tecellilerin sırları, nûrları ve hakîkatleri gizlidir. O, incelikler ve zerâfetlerle mücehhez bir icâd bedîası, kâinât kitabının hülasası, varlık mushafının fâtihasıdır. İşte islam ve iman, kısaca bu ulvi yapının ilâhî mahfazası mâhiyetindedir.
Reklam
Amentü'de Kader'e inandığımızı, hayrın ve şerrin de Yüce Allah'dan geldiğini lâf olarak beyan ediyoruz da bunu ahval ve etvârı ile te'yit edebileni hiç gördün mü sen?
Sayfa 149Kitabı okudu
"El hayru fî mâ vaka!" (Olanda hayır vardır)
Sayfa 156Kitabı okudu
Ekonomi ekonomistlere bırakılmayacak kadar değerlidir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Kölelik bütün sonuçların en kötüsüdür, savaştan bile daha kötüdür.
Sayfa 106
Doktor Fautus'un bize gösterdiği gibi dinler için cehennem neyse, piyasa toplumları için de borç odur: Nahoş ama vazgecilemez...
İşlerin, üretimin çoğunluğunun geniş aile sınırları içerisinde yapılması iki kelimeden oluşan 'oikonomia' sözcüğünün doğmasına yol açtı: oikos (ev halkı) ve nomoi (kanunlar, kurallar, sınırlamalar). " Ekonomi " sözcüğünün kökeni budur, "hane halkını yönetme kuralları" anlamına gelir
Reklam
Sisteme karşı öfkeni koru ama bunu makul ve tedbiri elden bırakmayan bir tutuma dönüştür ki zamanı geldiğinde dünyamızı gerçekten doğal ve adil bir düzene taşıyabilmek için gerekenleri yapacak gücü bulabilesin...
Bir Amerikan yerli kabilesi, Avrupalı sömürge temsilcilerinin üzerlerine bilerek çiçek virüsü yerleştirip hediye ettikleri battaniyeleri aldığı için yok oldu.
Kredi kelimesinin kökeni Latincede "inanmak" amlamına gelen credere'den gelir.
Sayfa 21 - EpilsonKitabı okudu
Çürük ve sağlam elmalar aynı kabul edilemez. Çok basit bir mantık hatası olur. Öyleyse tahrif edilmiş dinlerle, hiç tahrif edilmemiş, en doğru ve yegâne hak din olan Islam'ı hangi mantıkla aynı kefeye koyalım?
Sayfa 143 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Ey Insanoglu! Âlem yaratıldığından beri, hiçbir kuş, komşusundan daha fazla yuva yapmaya uğraşmadı; hiçbir tilki; 《Saklanacak tek bir kavuk bana yetmez!》diye kendini harap etmedi...
Sayfa 112Kitabı okudu
Bütün çağlar şahit ki; insan emekleye emekleye ilimlere ulaşıyor. Her devirde insana verilen eski ve yeni bütün bilgiler, aslında daima ilahi azamet ve kudreti düşündürmek için Cenâb-ı Hakk'ın bizlete ihsânı ve ikrâmı.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Hayvanâtın bile yaratılış gayesi vardır. Her biri o gaye istikametinde huzurla yaşar. "İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?" (El-Kıyame, 36)