Yasmin

Yasmin
@Resimdekigozyaslarii
Bak Mathilda; insan umursamadığı her şeyin galibidir.
Benim burada ne işim var?" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Çalı çitlerin arasından arada bir görüyorsunuz onları. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığınız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Reklam
Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.
Unutuyoruz. Hissetmiyoruz. İstemiyoruz. Yaptıklarımız, daha çok eski alışkanlıklar.

Reader Follow Recommendations

See All
Hiçbir yeri, bir gün geri dönmek için terk etmedim
Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberi olmayan bütün geri zekâlılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.
Reklam
Yolculuğun hiçbir derde deva olmadığını anladığım gün yıkılmıştım.
Her şeyi biliyorum ama kendimi tanıyamıyorum.
İnsanlar birbirlerini silahla değil, değersizleştirerek öldürüyorlar.
İnsanlar kendilerini korkutan şeylere çok daha çabuk inanıyorlar. Bu da bir bilmece.
Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş ses­leri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan za­man da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düz­gün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürek­ler vardır.
Reklam
Ve o zamanlar bile müzik dinlemek benim için boş bir zaman değerlendirmesi değil gerçek bir uğraştı. Genellikle bulunduğum yerin karanlık olmasını sağlardım. Müzik dinlerken bütün ruhumu notalara ve sözlere verebilmem için gözlerimi kapatmam şarttı. Dikkatli dinlemek için gözlerimi kapatmaya, körlerin bizden daha iyi duyduklarını öğrendiğim zaman başlamıştım. Ve o gülerden sonra hayatımın bütün karanlık koridorlarından geçerken de gözlerimi kapalı tuttum. Daha iyi dinlemek, daha iyi koklamak için....
Yaradılışımı, geleceğimi, çevremi, insanların farklılığını, duygularımın çeşitliliğini sorguluyordum. Kendimi dinlemeyi öğrenmekti bu yaptığım. Çünkü duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde. Bunu fark edince, dünya üzerindeki bütün insanlar birden yok olsalar dahi yalnız kalmayacağımı anladım. Çünkü ağzımdan çıkan, başkalarının duyabildiği bir sesin yanında, içimde yankılanan ve kimsenin varlığından bile haberdar olamayacağı başka bir ses daha vardı. Demek ki kendimle diyalog kurabilir, aynı konu hakkında yüksek sesle bir söz söylerken, içimden de bambaşka bir cümle kurabi lirdim. Dünyayla aramdaki köprüyü ve kendime açılan kapıyı böylece keşfettim.
Ben yeterince hissediyordum. Hatta bütün dünyaya yetecek kadar!...
Her şeyi kendim keşfedebiliyordum. Kimsenin yol göstermesine ve hayal gücüne ihtiyacım yoktu.
Düşündüklerimin tam tersini yapmakta ve söylemekte gerçek bir usta olduğumu kendime tekrar kanıtladım.
777 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.