Şükrü İNAL

Şükrü İNAL
@Resneli
16 reader point
Joined on December 2019
Şu anda okuduğu kitap
Aysun kayacı tarihe atif yapıyormuş demek ki:)
Yasaya göre oyların ağırlığı eşit değildi. Mesela bir arazi sahibinin oyu, bir işçinin oyunun 45 katı kadar ağırlığa sahipti.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Tapıyordu, hepsi bu. Tapılan varlık tartışılır mı? İncelenir mi? Sadece saçının ve gözlerinin rengi mi bilinir? Gerçekten tapınılan varlık bir bütün, bir sembol olur. Daha sonra, tapınmadan sonra, aşk gelir ve ancak o zaman tapılan nesne incelenir. Tapınma, öz anlamında, tapılan varlığı hiçbir şekilde tanımamaktır. Gördüğün veya tanıdığın zaman, artık seversin, tapınmazsın. Tapınma, zihnin secde etmesi anlamına gelir; secde eden bir zihin görmez. Marillac Kontu, Deodat, bulunmuş çocuk, Alice de Lux'e tapıyordu.
" Bir barınak bulmak lazım!" demişti, yaşlı Pardayan. Bunu en doğal sesiyle, hiçbir acı hissetmeden, her akşam karanlık öktüğünde " nerede yatacağım?" diye kendi kendine sorarak, yollarda altmış senesini geçirmiş bir adam olarak söylemişti. bu ilgisizliğin içinde, hiçbir zaman emin bir barınağının olmayacağını bilen, yağmurdan korunmak için bir çınar ağacı bulduğunda veya başını koymak için kocaman bir taş bulduğunda, mutlu olan zavallı bir adamın boyun eğişi vardı. Ya oğlu!.. Ah! Oğlunun zihninde, o devre ait olmayan karmaşık düşünceler vardı. - Yazık!.. Şehirde bu kadar dikili saray varken, bir barınak arayan zavallı insanlar var! Babada orta çağın boyun eğişi vardı. Oğulda ise, Rönesans'ın uyanışı...

Reader Follow Recommendations

See All
Ve üstünde mediocrite partout yazılı blazonumla Marengo'ma atlayıp huzurlarınızdan ayrılmak...
Sayfa 249Kitabı okudu
Bir tarihçi olarak işimize gelse de, itiraf etmeliyiz ki, bu Osmanlı merakının artırdığı tarih ilgisinin karşılığını verebilecek bir akademik ya da kültürel altyapımız yok. Az sayıda nitelikli uzman bir sürü liyakatsiz muhterisin yarattığı kakafoninin içinde kaybolduğu için de, Osmanlı, Selçuklu ya da İslam adını kullanan birçok müze, film, dizi, prestij kitap ve proje ya yanlışlarla dolu ya da yüzeysel bazı bilgilerin fiyakalı başlıklarla süslenip tekrarlanmasından ibaret.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
Hayatı matematikle anlamlandırmaya alışan modern okuyucu fluluk yerine kesinlik talep ediyor; her olay için kesin bir tarih, keskin bir kırılma noktası, net bir kontrast. Oysa tarih ilk olarak düzensizlik ve aksak ritim demek. Mantıklı olanın hep doğru olmadığı, beklenenin her zaman gerçekleşmediği bir yer, birçok tuğlası eksik olduğu halde zar zor ayakta tutmaya çalıştığımız bir duvar.
Sayfa 192Kitabı okudu
Osmanlı imparatorluğu'nda ise ekonomik olarak güçlü olan sınıflar hep bir rant dağıtıcı olarak devlete dönecekler ve optimal pazar şartlarında para kazanmak yerine devletin dağıttığı iltizam (eskiden) ihalelerle (bugün) zengin olmanın yolunu arayacaklardır. Bugün bile özel sektör tarafından Ar-Ge'ye çok az para harcanmasının nedeni aslında bu bir türlü bitmeyen devlet- özel sektör aşkıdır; böyle bir ülkeden Carlos Slim mi, Bill Gates mi çıkacağının takdirini okuyucuya bırakıyoruz. Gene hukuk devletinin bir türlü tesis edilememesi, hem devletin bu alandaki muğlaklığı ekonomiye müdahale etmek için kullanmak istemesinin hem de zaten yüksek meblağlı işlerin siyasi bağlantılarla yapılmasının sonucudur; yani bir aksaklık durumunda hukuka gidilemezse, siyasete gidilebilir.
Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım.
Sayfa 335Kitabı okudu
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Sayfa 259Kitabı okudu