Divide et impera demişler: Böl ve yönet. Böl ki zenginleşesin; böl ki insanları kandırasın, kafalarını karıştırasın ve adaletle alay edesin. İşçileri bölüp dağıtın; her birine ödenen yevmiye kişi başı üretilen değeri aşıyor bile olabilir, ama buradaki mesele o değil. Yirmi gün çalışan bin adamın emeği, elli beş yıl çalışan tek bir adamın emeği üzerinden ödendi; peki, ama tek başına birisinin bir milyon asır çabalasa da başaramayacağı şeyi bin kişi yirmi günde başardığına göre, bu alışveriş hakça mıdır?
Bir kere daha hayır: Tek tek emeğin karşılığını ödeyince kolektif emeğin karşılığını ödemiş olmuyorsunuz. Sonuç olarak, karşılığını vermediğiniz bir kamusal mülkiyet hakkı daima mevcut ve siz ondan haksız yere faydalanıyorsunuz.
Yerli yerindesin, hakimi olmuşsun topraklarımın.
Bağımsızlığını ilan etmiş, bayrağını çekmişsin göklerime.
Nereye baksam sen ve senden arta kalanlar.
Ama öyle olur olmadık zamanlarda kanamıyorsun artık.
Kabuk bağlamış bi yarasın, bir parçam.
Sınanma ile geçiyor ömür.
Dünün ve bugünün imtihanları,
Her biri bir çentik.
Ki budur yarının da habercisi
Tarihin tekerrürü bir o kadar mecburi,
Uslanmaz, haylaz, bir parça çocuksu.
Yaşanılan an da, alınan hasar baş gösterir zaman içinde.
Teminatı yok emeğin, acının ve sevincin.
Ne tarifi olur aşkının nede tamiri...
youtu.be/T9mQUtpfOkM?si=...
Bakarsın kesilir sana gelen bu sesim,
Şunu bil ki vefasız, isimdir son nefesim.
Sen acı çekerken, sanma ki ben mutluydum,
Senden gelen dertlerle biterken, başlıyordum.
Sevgiyi bilmiyorsan,
Suç bende mi? neyleyim.
Sevmedin, bırakmadın,
Adam gibi seveyim.
Seven çeker acıyı,
Sevmeyen ne bilsin?
Bana aşktan söz etme,
Sevmek kim, sen kimsin!