Kuran'da altı yüze yakın yerde, "düşünmek, akletmek, tefekkür ve tezekkür etmekten" Bahsedilerek insanın bu yetisini kullanması istenmiştir. Kullanmadığı takdirde başının beladan kurtulamayacığına vurgu yapılmıştır.*
șirk insanın, fitri olan tevhid düşüncesinden uzaklaşmasına, kendi varlığna yabancılaşmasına neden
olduğu gibi onun hakikate ilişkin algısını da bulanıklaştırmaktadır. Bu açıdan Kur'an'da şirk, Allah'a yapılmış bir iftira", zulüm ve tevbe edilmediği takdirde affedilmeyen en büyük günah* olarak nitelendirilmektedir. Zira şirk tasavvuru, yaratan ile yaratılan arasındaki ontolojik ayrımı kesin hatlarla ortadan
kaldırılmakta, yaratılanlara yaratıcıya has nitelikler atfedilmesine ve ilåhi alan ile insani alanın birbirine karıştırılmasına neden olmaktadır.
"Rasûlüllah adına çıkarılmış olan bu hadislerin ne zararı var ?" diye sorabilirsiniz. O kadar büyük zararları oluyor ki, Rasûlüllah
adına çıkarılmış bu hadisler yüzünden aileler dağılabiliyor, kavimler birbiriyle harb edebiliyor, bir millet bazen toptan küfürle bile itham edilebiliyor.
... Ama biz daha sonra öyle bir peygamber tasavvuru ortaya çıkardık ki, -tabirimi mazur görün - Rasûlullah aleyhisselâtü vesselam şimdi gelse kendisini tanıyamayacak nerede ise.
...hesap günü şefaat tümden ve yalnızca Allah'a ait olduğu için peygamberimiz de dahil hiç kimse bizim için şefaat edemese de bildiğimiz bir şey vardır ki o da peygamberimizin, Kur'an'ı terk
eden toplumunu şikayet edeceğidir Dolayısıyla peygamberimizin şefaatçi olacağına dair bir ayet olmasa da şikayetçi olacağına dair ayet vardır.
Peygamberler insanlara aracılık etmek
için değil yalnızca Allah'ın ayetlerini tebliğ ederek gerçekten haber vermek ve uyarıcı olmak için gönderilir. Ancak insanların çoğu bu gerçeği anlamamakta ısrar etmektedir.
Yüce Allah; "Dilediğim iman eder, dilediğim küfreder" demedi; “Dileyen iman etsin, dileyen küfretsin" dedi. (Kehf 29)
Yüce Allah; "Hidayetiniz ve dalaletiniz yazgınıza bağlıdır demedi; Kim hidayete ererse kendi lehine ermiş olur; kim de
dalalete saparsa kendi aleyhine sapmış olur" dedi. (isra 15)
Yüce Allah; "sizler benim yazdığım istikamette gitmek zorundasınız" demedi; “Dileyen istikamet üzere bir yol tutsun" dedi. (Tekvir 28)
Yüce Allah; "Başınıza gelen benim size yazdığım yüzündendir" demedi; "kendi yüzünüzdendir" dedi. (Âl-i İmran 165)
Yüce Allah; "Biz her insanın çabasını kendi kaderine bağlı kıldık" demedi; tam aksine Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" dedi. (İsrâ 13)
Yüce Allah; "Ben değiştirmeden siz değişemezsiniz" demedi; Kendi nefsinizde olanı kendiniz değiştirebilirsiniz" dedi. (Rad 11)
Yüce Allah; "Benim kendisine imanı ve salih ameli yazdıklarım kurtulmuştur" demedi; "iman edenler ve salih amel işleyenler kurtulmuştur" dedi. (Asr 3)
Allah Teálâ, onlarca yerde leallekum tehtedún: "Umulur ki hidayete erişirsiniz" diyerek, hidayete erişme sorumluluğunu
kullara yüklüyor, hem de "umulur ki." buyurarak. Aynı şekilde "Umulur ki kurtuluşa erersiniz", "Umulur ki öğüt alırsınz"
buyuruyor. Allah kullarının kurtulmalarını umut ediyor.* Onun için peygamberler, kitaplar gönderiyor. Zira Alah daha baştan
insana akıl, irade ve vicdan vererek onu seçme yeteneğiyle donatıyor. Ondan, bahşettiği bu yetenekleri kullanarak sorumluluğunu yerine getirmesini istiyor. Bunu yapanı cennetiyle müjdeliyor, yapmayanı ise azabıyla uyarıyor.
4:13. İşte bunlar, Allah'ın yasalarıdır. Kim Allah'a ve Resul'üne *(1) itaat ederse, onu içinden ırmaklar akan Cennetlere koyacak, orada sürekli olarak kalacaktır. İşte büyük başarı budur.
1- İslam dininin "atalar" dinine dönüştürülmesi, büyük oranda "Allah'a
ve Resül'üne itaat" etmeyi buyuran
Kadının Sesi Meselesi
Kur'an'da kadının sesinin haram olduğu ile ilgili herhangi bir hüküm yoktur. Aksine, kadının mahkemede bir olay hakkında şahitlikte bulunacağı hükme bağlanmıştır. Kadının hukuk davalarında hâkim önünde şahitlik yapabileceği aşağıdaki âyetlerden anlaşılmaktadır:
"Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa bir erkek iki kadın şahitlik etsin."? 2/282
Kur'an'da; dünyamızdaki dağlar, denizler, rüzgarlar, bulutlar, yağmurlar gibi olgulara birçok atıf vardır. Etrafımızda sürekli varlıklarını gözlemlediğimiz bu olgular üzerine düşünmenin ve ibret almanın gerekiliği tüm Kuran'a yayılmiş bir
mesajdır.