Esra G.

Bu yolda arif olmak kâr değil, öyle sırları vardır ki hakikatin o sırra vakıf olmak için iğne gibi yalın ol ve her dem bir işle meşgul ol. İp gibi ibadetten incel ve bir şeyleri birbirine bağla, söküğü dik, açıklara yama lakin yine iğne gibi dümdüz olup hiçbir işe takılı kalma. Mum gibi ol, kendin erirken etrafını aydınlat.
Reklam
Her şehit önce bir aşık değil mi? Aşık olduğun için onun uğrunda savaşmayı ölmeyi göze alırsın. O'na aşık olan da aslı ile şehittir.
Ölümü hatırda tutmak tövbe edenlerin asası gibidir. Her an ona dayanarak hakikat yolunda ilerler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
13. ve 14. Miladi, 7. ve 8. Hicri yüzyıllar, bir kere daha dedigimiz gibi, Anadolu'nun ruhi, sosyal, tarihi rönesansının çağıdır. Mevlana'nın, Hacı Bektaş-i Veli'nin, Haci Bayram-ı Veli'nin arka arkaya çıkışları, tarikatların doğuş ve kuruluşları,Osmanlıların bir uçak hızıyla gelişmeleri, Anadolu'yu her yönden bir yediveren üzüm kütüğü haline çevirmişti. Bu yüzyıllarda, veliler, gaziler, bilginler alayı, her yerden bir bahar yeşilliği bitiyordu. Yaz gitmiş, sert ve uzun bir kıştan sonra,muhteşem bir bahar gelmişti.
Ancak, dindar bir halkın metafizik tepkisi, aslında tenkitçi olan fransız ruhunun tepkisine göre geç olacaktı. Geç, fakat daha güçlü ve müspet. Nitekim öyle oldu.
Reklam
Anadolu'nun ruhuna bir karanlık geliyordu. Selçuk ikindisinden sonra çöken bir akşam. Kuzgun vakti. Haçlı ve Moğol, Anadolu'nun ruhunda yalnız bir tarih yarasi açmış olmuyor, bir metafizik yara da açmış oluyordu. Alt şuurda bir kıyamet.
Çocuğa saygıyı öğretirken en önemli model, bunu ona anlatan kendi davranışlarıdır. O, bu davranış modelinde olan babaya da dua etmekteydi: “Çocuğunun kendisine iyi davranmasında ona yardımcı olan babaya Allah rahmetini bol kılsın.” Hiçbir çocuk saygısızlığı öğrenerek dünyaya gelmemektedir. Böyle bir ruh haleti de yok çocuğun. Burada peygamberimizin, özellikle babaya vurgusu çok önemlidir. Babaya saygı- sızlığa alışan, baba ile arası açılan çocuğun, Allah ile de arası açılmakta ve Allah’a da saygısız olmaktadır.
Öyle tuttu ki Fatıma’sı için dedi: “Kızım Fatıma’nın kalbini ve azalarını, Allah imanla öyle doldurmuş ki, Allah’a itaat için kendisini bütün meşguliyetlerden uzak tutmaktadır.”
O baştan razıdır babası gibi Rabb’inin tüm verdiklerine. Açlığa, susuzluğa, bedenini tam örtecek büyükçe bir parça örtü bulamamaya. Her şeye... Yokluğun, yoksulluğun her türlüsüne... Varlıktan sıfır noktada arınmaya. Sonsuza ulaşmak için, dünyada sıfır olmaya. Rabbine ulaşmak uğrunda, o razıdır Rabb’inden gelen her şeye... O, bilmektedir tüm varlar yok edilmeden, O vara kavuşulmayacağını.
Ve dedi ki: “Canım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki; Allah Resulünün ocağında da üç gündür ateş yanmamıştır ey Fatıma! Gözümün nuru kızım, ben sana bir şeyler öğreteyim de sen onlara devam et. Bana da Cebrail öğretti. Ya Evveliyn! Ya Zel Kuvvetil Metin! Ya Erhamel Mesakiyn! Ya Erhamer Rahimiyn!”
Reklam
Peygamberimiz, Kasım’ın cenazesi taşınırken karşısında bulunan Kuaykıan dağına bakarak dedi: “Ey dağ! Benim başıma gelen şey senin başına gelseydi, dayanamazdın yıkılırdın.”
Evlilik bir imtihandır. Önemli bir kulluk sınavıdır. Bu sınavda herkes çeşitli şekillerde sorulara tabi tutulur. Bu sınavın doğru cevabı ise, soruların kimin tarafından sorulduğunu bilmektir. Soruların doğru cevaplandırıldığının göstergesi ise, sabırlı bir duruştur.
Sevgili babadan teşekkür gitti sevgililer sevgilisine. Küfrün dışında her şeye şükreden sevgili peygamberimiz, yavrusunun ölümünde de şükredecek güzelliği görmüştü. Şükürle çaldı Mümit’in kapısını: “Hamd olsun o Allah’a ki, kızları, şerefli olarak defnettirdi.” O, çocukları öldüğünde, Yaratıcının Mümit ismiyle ölümdeki güzelliği gören bir Babaydı ﷺ...
Onun yerine eşi Hz. Ali hemen Allah Resulüne diğer bir fedakarlık örneği ile: “Fatıma daha yorgun ey Allah’ın Resulü” dedi. Peygamberimiz gülüne gülümseyerek baktı: “Kalk kızım!” dedi. Fatıma’sı kalktı. Fatıma’nın yerine kâinatın efendisi oturdu. Onun yerine değirmeni döndürmeye başladı.
Düğünlerin yalnız burada kutlandığı sanılır. Belki de her düğünün Hz. Fatıma’nın düğünü gibi o boyutta bir yansıması vardır. Olumlu, ya da olumsuz... Belki de düğünlerimizin şekli, meleklerin düğünlerimize katılıp katılmamasını netice vermektedir. Ya da o alemlerde kutlanıp, kutlanmamasını... O, çocuklarına, melekleri iştirak ettirecek mahiyette düğün yapan bir Babaydı ﷺ...
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.