Eyyy
Ehli imanın büyükleri okuyunuz ve dinleyiniz!!!
Madem hakîkat budur. Risâle-i Nûr dâiresinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarîkat ve sofî meşreb zâtlar, Risâle-i Nûr’un cereyânına girmeli ve ilim ve tarîkatten gelen sermayeleriyle ona kuvvet vermeli ve genişlenmesine çalışmaları ve şâkirdlerini teşvîk etmeleri; ve bir buz parçası olan enâniyetlerini tam bir havuzu kazanmak için o dâiredeki âb-ı hayat havuzuna atıp eritmeleri gerektir ve elzemdir.
Yoksa başka bir çığır açmakla hem onlar zarar ederler, hem bu müstakîm ve metîn cadde-i Kur’âniyeye bilmeyerek zarar verirler. Belki de onların o hareketleri, bilmeyerek zındıkaya bir nevi‘ yardım hesabına geçer.
Hamd olsun Üstâdım, öyleleri var ki, karısı kitabdan okuyup söylüyor, kocası yazıyor. Bir çatı altında hem karı, hem koca ve hem de kayın birâder münâvebe ile yazıyorlar.
yaptığınız duâların te’sîri görülmeye ve bârgâh-ı ehadiyette makbûle geçtiği artık sezilmeye başladı ki, hiç okuyup yazmasını bilmeyen ve elifi bile bilmeyen olabildiği kadar ümmî genç bir kadın, kocası yazarken yorulup kalemi elinden bırakıp nefes almaya başlayınca, derhâl kalemi alarak ve kitaba dalarak orada gördüklerini aynen ve harfiyen yazıp kopya etmesi, hattâ sahîfeler doldurması bunun yani mübârek duânızın kabulünün bir delîli ve şâhididir.