Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz,
yargısız
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Kaç dostum. Yalnızlığına kaç; görüyorum ki her yerini zehirli sinekler sokmuş sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç. Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın onların göze görünmeyen önlerinden kaç! Onlar sana karşı öcden başka bir şey değildirler. Artık el kaldırma onlara! Saygısızdır onlar. Hem senin yazgın sinek kovmak değil ki!