Almanya’da çocuklar enflasyonun değersizleştirdiği balya balya paralarla sokaklarda oyun oynuyor, 1922.
Cüzdanların yerini de artık el arabaları almıştı. Çünkü insanlar alışveriş yapmak için gerek duydukları parayı ancak el arabasıyla taşıyabiliyorlardı. Hırsızlar, para ile dolu bir el arabasını çalacakları zaman içerisindeki parayı boşaltıp sadece el arabasını çalıyorlardı, keza el arabası içerisinde taşıdığı paradan çok daha değerli bir hale gelmişti.
Kaynak: "Kavgamız" kitabı, "ALMANYA’DA BİR ŞEYLER TERS GİDİYOR" bölümü, s:59
Filistin yani bugünkü İsrail’de yerleşmeleri sürecinde üç ana döneme işaret
etmektedir. İlki İbrahim ve Hebron'la ilgili olup İ.Ö. 1850'lerde gerçekleşmiştir.
İkinci bir göç dalgası, sonradan İsrail ('Tanrı ona güç versin!') olarak
adlandırılan, İbrahim’in torunu Yakub'la ilişkilidir; Yakub, Şekem (Shechem)'e,
yani bugünkü Batı Yakasındaki Arap kenti Nablus'a yerleşti. Kitabı Mukaddes,
sonradan İsrail’in on iki kabilesinin atalarını oluşturacak olan Yakub'un
oğullarının Filistin'deki şiddetli bir kıtlık esnasında Mısır'a göçtüklerini söyler.
İbrani yerleşmesinin üçüncü dalgası ise İ.Ö. 1200 sıralarında, İbrahim’in
torunları olduğunu söyleyen bir kısım kabilenin Mısır'dan gelip Filistin'e
yerleşmeleriyle gerçekleşti. Bunlar, kendilerini Mısırlıların esir aldığını ama
liderleri Musa'nın tanrısı olan Yahova tarafından kurtarıldıklarını
anlatmaktaydılar. Zorluklar içinde kendilerine Filistin'de bir yer edindikten sonra
buradaki İbranilerle ittifak oluşturdular ve İsrail halkı olarak tanındılar. Kitabı
Mukaddes, bizim eski İsrailoğulları olarak bildiğimiz insanların, esas olarak
Musa'nın Tanrısı olan Yehova'ya sadakatin birleştirdiği değişik etnik gruptan
insanlardan oluşan bir konfederasyondan başka birşey olmadığını açıkça dile
getirir...